HZ. İBRAHİM VE KURBAN

Hz. İbrahim’den önce bir çok kavmin dini gelenekleri arasında insan kurban etmenin varlığı ve bunun tanrılara tapmanın bir aracı olduğu bilinmektedir.

İlk uygulaması Âdem (a.s.)’ın oğullarında görülen kurbân ibadeti, kulluk yolunda esaslı bir yere sahiptir. Kur’ân-ı Kerîm, kurban ibadetinin her ümmete emredilmiş olduğunu, Hz. Musa ve Hz. İbrahim’in de bu ibadeti ifa ettiklerini haber vermektedir.2 Fakat zamanla bu ibadetin mahiyetinin tahrifata uğradığına şahit olmaktayız. Allah’tan başka varlıklara kurban etme gibi bir dalaletin girdabına düşen kadim geleneklerin bu tür bir eğriliğe sapması peygamberlerin çetin mücadelesinde de önemli bir yere sahiptir. Şirkten korunmayı itikadî ve ahlâkî sahadaki hedefleri arasına yerleştiren İslâm, kurban ibadetinin mahiyetine katılmış şirk geleneklerini ayıklayarak kurbanı aslî kimliğiyle yeniden düzenlemiştir.

Kur’an’da, kurbanın aslî hüviyetinin “tevhid” ve “takva” olduğuna dikkat çekilmektedir. İslâm’ın kurban anlayışını özgün kılan, tevhidin, inancın merkezinde yer alması ve diğer inanç esaslarının buna göre izah ediliyor olmasıdır.

Yrd. Doç. Dr. İsmail Narin’in kaleme aldığı bu yazı, Kitap ve Hikmet dergisinde 7. Sayı 2. Yıl Ekim, Kasım, Aralık 2014 tarihinde yayımlanmıştır.

Yazıyı görüntülemek için linke tıklayın: ismail-narin-7-sayi-ibrahim-ve-kurban