İlk Yaratılışta Birçok İnsan mı Yaratıldı

İslam adına konuşan insanları 3 gruba ayırıyorum. Alt grup tamamen geleneksel (Nurettin YILDIZ, Nihat HATİPOĞLU, Ebubekir SİFİL, Ahmet Mahmut ÜNLÜ, Nurcular, Süleymancılar, yöreye göre değişen Babacılar, Menzilciler… vs.), orta grup Kuran ve hadis çizgisinden çıkmamaya çalışanlar (Mehmet OKUYAN, Mustafa İSLAMOĞLU, Bayraktar BAYRAKLI, Süleymaniye Vakfı), üst grup tamamen Kuran deyip hadisleri reddedenler (Hakkı YILMAZ, Edip YÜKSEL, Recep İhsan ELİAÇIK). Alt grup Kur’an’a gelmiyor, üst grupta hikmete gelmiyor.

Orta grupta olanlardan Süleymaniye Vakfının diğerlerinden farkı Süleymaniye Vakfı hükümlere ulaşma konusunda Fussilet Suresi 3. Ayetteki “bilenler topluluğu’nu” dikkate alıp hareket ediyor. Bu ilim topluluğundan çıkan hükümlerin sözcülüğünü Abdülaziz BAYINDIR yapıyor. Orta grupta bulunan diğer hocalarımız ise tek başlarına işi götürmeye çalışıyorlar. Bu yüzden de yanlış hükümlere ulaşabiliyorlar. Orta grupta bulunan sevgili hocalarıma Süleymaniye Vakfı ilim topluluğuna katılmalarını bir kez daha kendilerinden rica ediyorum.

Bu yazıda “ilk yaratılışta birden çok insan mı yaratıldı” konusu özelinde Süleymaniye Vakfı ile orta grupta bulunup tek başına hüküm çıkaranların farkını göstermeye çalışacağım. Çünkü birçok insan “bu kişiler aynı çizgide fakat farklı açıklamalar yapabiliyor” diye düşünerek farklılığın nereden kaynaklandığını anlayamıyorlar. Farklılığın nereden kaynaklandığının net anlaşılması için https://www.youtube.com/watch?v=jzCjTtGU2WI videoda ortaya konulan delilleri bölümlere ayırarak cevap vermeye çalışacağım.

1.BÖLÜM: Videonun 2:44 dk ile 4:46 dk arasında;

Mehmet OKUYAN, Nisa Suresi 1. ayetindeki “halakakum min nefsin vahidetin” “sizi bir tek nefisten yarattı” ifadesindeki “bir tek nefise” “bir hücre” diyor. “ve halaka minha zevceha” kısmında bulunan “minha zevceha” daki “ha” zamirLERİNİ “nefsi vahide” ye götürerek “bir tek nefistende BİR TEK NEFSİN EŞİNİ YARATTI” diyor. Yani Allah önce bir hücre yaratıyor sonra o hücredende eş bir hücre daha yaratıp “ve besse minhuma ricalen kesiran ve nisaen” “bu iki hücreden birçok erkekler ve birçok kadınlar yarattı” diyerek ilk yaratılışta bir insan yoktu, birçok insanlar vardı kurgusunu oluşturuyor. Oluşturduğu bu kurguya 2. Bölümde şöyle devam ediyor.

2.BÖLÜM: Videonun 5:00 dk ile 6:04 dk arasında şunları söylüyor;

Mehmet OKUYAN: Hucurat Suresi 13. Ayette “Ya eyyuhen nasu inne halaknakum” “ey insanlar sizi biz yarattık” “min zekerin ve unsa” “bir erkek ve bir dişiden.” Buradaki erkeğe Adem, dişiye Havva diyorlar. Halbuki buradaki “zeker” den kasıt Adem olsaydı, “ünsa” dan kasıtta eşi olsaydı bu ifade böyle gelmeyecekti. Bu ifade “Ya eyyuhen nasu inne halaknakum minez zekeri vel unsa” şeklinde gelecekti. Yani “zekerin” ve “ünsa” elif lam takısı alarak gelecekti. Yani o bilinen erkekten ve o bilinen kadından ifadesi tercih edilecekti. Bu zorunluluk olacaktı. Böyle gelmediği için bir erkek hücre ve bir dişi hücre tercümesi burada yapılabilecek en doğru tercümedir.

Caner TASLAMAN: Aslında hocam her insanın bir anne babadan yaratıldığı şeklinde en basit anlamıyla da alınamaz mı? Mesela her birimiz bir erkek ve bir dişiden yaratıldık. Yani böyle çok açık anlam varken şey geliyor bana…

Mehmet OKUYAN: Yani ben “en nas” kelimesini bütün insanları içerdiği ifadesiyle ilk insanlarıda bunun içerisinde görme noktasında bunu söylüyorum.

Buradan da 3. Bölüme geçiyor.

3.BÖLÜM: Videonun 6:27 dk ile 6:48 dk arasında şöyle söylüyor;

Zümer Suresi 6. Ayette “halakakum min nefsin vahidetin” “sizi bir candan yarattı Allah.” Bir can, bir cevher, ilk bir kaynak…  “summe ceale minha zevceha” “o kaynaktan eşinide yarattı” “ve enzele lekum minel enami semaniyete ezvacin” “o arada sizin için sekiz çift canlı indirdi.” Sekiz çift canlıdan veya hayat sahibi varlıktan söz ediyor. Birden çok çiftin o ilk yaratılışta söz konusu edildiği Zümer Suresi 6. Ayette geçiyor.

Buradan 4. Bölüme geçiyor.

4.BÖLÜM: Videonun 6:59 dk ile 8:22 dk arasında şöyle söylüyor;  

Mehmet OKUYAN:Fatır Suresi 11. Ayette “vallahu halakakum min turabin” “Allah sizi topraktan yarattı.” Hepimizi… Hatta Nuh Suresinin 17. Ayetinde “vallahu enbetekum minel ardı nebata” “Allah sizi arzdan bir bitki olarak bitirdi” diyor. Caner Bey’in biraz önce ifade ettiği gibi herkesin bir toprak geçmişi var. Hepimiz toprağın bir sülalesinden vücut bulmuş bir organizmaya sahip kılındık. Yani topraksız insan yok. Hepimizin toprakla yaratılış anlamında bir geçmişimiz var.

Caner TASLAMAN: Aslında şuanda bile devam ediyor. Bilimsel olarak baksak… Toprak, bitkileri ve hayvanları değişime uğradığını düşünürsek… Şuanda konuşurken bile toprağın değişime uğraması oluyoruz.

Mehmet OKUYAN: Bizi bir topraktan yarattı. “summe min nutfetin” “sonra nutfeden yaratıldı.” Bu nutfe dediği şey aslında döllenmiş yumurtadır. Allah, ona insan Suresi 2. Ayette “nutfetin emşac” der. Yani döllenmiş yumurtadır. “summe.” Bakın hemen insanın insan oluşuyla alakalı o ilk bilginin yer aldığı cümlede diyor ki “summe” “sonra” “cealekum ezvaca” “sizi çiftler yaptı.” Çiftler… Bir çift değil. Bir kadın ve bir erkek demiyor. “Çiftler” çoğul kullanıyor. Öbür türlü olsaydı, “summe cealekum zevceyni” derdi. İki çift yani. Öyle demiyor. “Ezvac” çoğul demektir. Bir anda birden çok insan yaratıldı demektir.

Buradan da 5. Bölüme geçiyor.

5.BÖLÜM: Videonun 8:37 dk ile 9:56 dk arasında şöyle söylüyor;

Mehmet OKUYAN: Araf Suresi 10. Ayette “ve lekad mekkennakum fil ardı” “sizi yeryüzüne biz yerleştirdik” “ve cealne lekum fiha meayişe” “yeryüzünde sizin için hayat gerekleri neyse onları yarattık.” Allahu Teala biz yarattık diyor. “kalilen ma teşkurun” “ne kadar azınız şükrediyorsunuz.” Ve şimdi unutmayın. “ve lekad halaknakum” “sizi biz yarattık.” Bütün insanlara hitaben söylüyor. “summe savvarnakum” “sonra size suretler, şekiller verdik.” Sizi bak. Çoğul ifadeler kullanıyor.

Caner TASLAMAN: Bizim içinde geçerlidir.

Mehmet OKUYAN: Bizim içinde geçerli, ilk insan nesli içinde geçerlidir. “Sizi biz yarattık sonra size suretler verdik sonra” “kulna lilmelaiketi” “sonra meleklere dedik ki” “uscudu li ademe” “adem için secdeye kapanın.” Bakın insanlar yaratıldı. Ortalıkta insanlar var. Ve o insanların içerisinden Hz. Adem hani peygamber olarak görevlendiriliyor. Meleklerin acaba bunların halife kılınmasının hikmeti nedir diye sorusuna cevaben Allahu Teala Adem’e isimleri öğretmesinin sonucunda bilmeyenlerin bilenlere secde etmesi, bilmeyenlerin bilenler için secdeye kapanması anlamında emrini veriyor. Ama ifade çoğul. “Sizi yarattık, size suretler verdik sonra meleklere dedik ki Adem için secdeye kapanın.” Demek ki ilk yaratılışta birden çok insan yaratıldı.

Buradan 6. Bölüme geçiyor.

6.BÖLÜM: Videonun  10:21 dk ile 11:01 dk arasında şöyle söylüyor;

Mehmet OKUYAN: Ali İmran Suresi 33. Ayette “innallahestafa ademe” “Allah Adem’i seçti” “ve nuhan” “Nuh’u da seçti” “ve ale ibrahime” “İbrahim’in ailesini de seçti” “ve ale imrane” “İmran’ın ailesini de seçti.” Seçim için bir kişi varsa ona seçmek derler mi? Seçim için alternatif olması lazım. Nuh’un seçilmesi alternatifler arasındandır.

Cansu CANAN: Birçok alternatif varken birini ayırmak.

Mehmet OKUYAN: Nuh’un, İbrahim ailesinin ve İmran ailesinin seçilmesi anlaşılıyor. Alternatifler içerisinden onların belirlenmesi anlamında… Peki, ya Adem için ne diyeceğiz? “innallahestafa ademe” “Adem’i de seçti.” Demek ki başka Ademler de var.

CEVAPLAR

1.BÖLÜM: Fussilet Suresi 3. Ayette ayetler arası ilişkilerin arapça kurulduğu bildirilmektedir. Yani bir kelimenin arapçası olarak benzerlik aranmalıdır. Bu konuda yapılan hataların en büyüğü Ali İmran 7. Ayette belirtilen “tevil” “ilişki”yi kişinin kurmaya çalışmasıdır. İlişkiyi kişi kurduğunda yanlış hükme varmak kaçınılmazdır. Hâlbuki Allah’ın kurduğu ilişkiye ulaşabilmek için benzer kelimelere gidilmesi gerekmektedir.

Rum Suresi 20. Ayet; “ve min ayatihi en halakakum min turabin summe iza entum beşerun tebteşirun” “Sizi topraktan yaratmış olması Allah’ın ayetlerindendir. Sonra bir de bakarsınız ki siz bir insansınız, dolaşıyorsunuz.

Rum Suresi 21. Ayet; “ve min ayatihi en halaka lekum enfusikum ezvacen li teskunu ileyha” “Yanlarında rahat edesiniz diye size, kendi türünüzden eşler yaratması da Allah’ın ayetlerindendir.

Rum Suresi 20 ve 21. Ayet beraber düşünüldüğünde 21. Ayetteki yanlarında rahat edilsin diye yaratılan eşlerden kasıt insanın yine insan olan eşidir.

Rum Suresi 21. Ayetteki “li teskunu ileyha” “yanlarında rahat edesiniz diye” ifadesinin benzeri Araf Suresi 189. Ayette “li yeskune ileyha” “yanında rahat etsin diye” şeklinde gelmiştir. Araf Suresi 189. Ayete gitmemizin bir diğer sebebi Araf 189’un baş tarafının tartışmaya sebep olan Nisa Suresi 1. Ayetin baş tarafındaki “halakakum min nefsin vahidetin ve halaka minha zevceha” ifadesiyle birbirine benzemesidir.

Araf Suresi 189. Ayette “hüvellezi halakakum min nefsin vahidetin ve ceale minha zevceha li yeskune ileyha” ifadesinin “ve ceale minha zevceha” kısmındaki “ha” zamirlerinin ikisi birden “nefsi vahide”ye götürülebilir. Buna göre Mehmet OKUYAN’ın söylediği gibi nefsi vahide birinci hücre, nefsi vahidenin eşide ikinci hücre olur. Fakat Rum Suresi 20 ve 21. Ayetten öğrendiğimize göre yanında rahat etmesi için yaratılanın insanın eşi insan olduğundan “zevceha” daki “ha” zamiri Adem’in nefsinden başka bir yere götürülemez. Dolayısıyla Araf 189’un meali şu şekilde olmalıdır. “(Adem’i) sizleri bir tek nefisten yaratan o’dur. (Adem’in nefsinin) eşini de o tek nefisten oluşturdu ki biri diğerinin yanında rahat etsin.

Üstelik Araf Suresi 189’un devamında “felemma teğaşşaha hamelet hamlen hafifen femerrat bihi felemma eskalet davallahu rabbehuma lein ateytena salihan” “Erkek onu sarınca hafif bir yük yüklenir. Onunla gezip dolaşır. Yükü ağırlaşınca ikisi de Rableri olan Allah’a yalvarır; “Bize iyi bir evlat verirsen, görevlerini yerine getirenlerden olacağız” derler.” Ayette Adem ve Havva’dan değil de iki hücreden bahsedildiği düşünülürse ayete, “erkek hücre dişi hücreyi sardığında dişi hücre hafif bir yük yüklenir, dişi hücre hafif bir yük ile gezip dolaşır, dişi hücrenin yükü ağırlaşınca iki hücre rableri olan Allah’a yalvarır “Bize iyi bir evlat verirsen, görevlerini yerine getirenlerden olacağız” gibi anlamsız bir meal verilmesi gerekir. “nefsi vahideh” kelimesinin geçtiği bir başka ayet olan Nisa Suresinin 1. Ayetine bakacak olursak; “Ya eyyuhen nasutteku rabbekumullezi halakakum min nefsin vahidetin ve halaka minha zevceha ve besse minhuma ricalen kesiran ve nisaen ” Rum Suresi 20, 21 ve Araf Suresi 189. Ayetlerden topladığımız bilgilerle Nisa 1. Ayetteki “zevceha” nın “ha” zamirini Adem’in nefsine götürmek zorundayız. Dolayısıyla meal şu şekilde olmalıdır. “Ey İnsanlar! Atanızı bir tek nefisten yaratan, (Adem’in nefsinin) eşini de o nefisten yaratan, o ikisinden pek çok erkeği ve kadını üreten Sahibinizden çekinerek kendinizi koruyun.

Ayrıca, iki hücreden bir anda birçok erkek ve birçok kadın yaratıldı, diyor. Bu insanlar o iki  hücreden meydana gelseler bile yine de kardeş olurlar. Hatta ikiz olurlar. 

2.BÖLÜM: Mehmet OKUYAN, “Hucurat Suresi 13. Ayette bulunan “min zekerin ve unsa” ifadesinde eğer Âdem ile eşi kastedilseydi “minez zekeri vel unsa” şeklinde elif lam takısı alarak gelmesi gerekirdi. Böylece “o bilinen erkek ve o bilinen kadından” ifadesinin tercih edilmesi zorunluluk olacaktı” diyor.

Hâlbuki kendisinin dediği gibi iki hücre de olsa bu ifade “minez zekeri vel unsa” şeklinde gelebilirdi. Yani o bilinen erkek hücreden ve o bilinen kadın hücreden ifadesi tercih edilebilirdi. Burada yaptığı hata “zekerin ve unsa” ifadesi ile Nisa 1. Ayetten anladığı “iki hücre kurgusu” arasında kendisinin ilişki kurmaya çalışmasıdır. Allah’ın kurduğu ilişkiye ulaşmak için o kelimenin Arapça olarak benzerinin kullanıldığı yerlere gidilmesi gerekmektedir. “zekerin ve unsa” ifadesinin diğer ayetlerde nasıl geçtiğine bakarak Hucurat 13. Ayette hücre mi, yoksa insan mı kastedildiğini öğrenebiliriz.

Ali İmran 195. Ayette “min zekerin ev unsa” “Rableri onlara cevap verdi: “Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım” denilerek insanlar kastediliyor.

Nisa 124. Ayette “min zekerin ve unsa” “Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir” denilerek insanlar kastediliyor.

Nahl Suresi 97. Ayette “min zekerin ve unsa” “Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız” denilerek insanlar kastediliyor.

Dolayısıyla Hucurat 13. Ayete “halaknakum min zekerin ve unsa” ifadesine “sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık” şeklinde meal verilmelidir.

3.BÖLÜM: Yine “nefsi vahideh” kelimesi geçen ayetlerden birisi de Zümer Suresi 6. Ayettir. “halakakum min nefsin vahidetin summe ceale minha zevceha ve enzele lekum minel enami semaniyete ezvacin.” Mehmet OKUYAN buradaki “ve enzele lekum minel enami semaniyete ezvacin” ifadesinden yola çıkarak ayetin sekiz çift canlıdan, sekiz çift hayat sahibi varlıktan bahsettiğini söyleyip “enzele” “indirdi” fiiline karşıdaki insanda “yarattı” anlamı algısı oluşturarak sekiz çiftten kastın Nisa Suresi 1. Ayetteki “ve besse minhuma ricalen kesiran ve nisaen” “birçok erkekler ve birçok kadınlar yarattı” ifadesi olabilceğine dikkat çekiyor.[1] Halbuki “semaniyete ezvacin” “sekiz eş” ifadesi Enam Suresinin 142, 143 ve 144. Ayetlerinde erkekli dişili koyun, keçi, sığır ve deve olarak açıklanıyor. Dolayısıyla Zümer 6. Ayetin meali “Sizi (insanoğlunu), tek bir nefisten (döllenmiş yumurtadan) yarattı. Daha sonra (Adem’in nefsinin) eşini de o nefisten (döllenmiş yumurtadan) oluşturdu. En’am’dan sizin için sekiz eş indirdi” şeklinde olmalıdır.

4.BÖLÜM: Nebe Suresi 8. Ayette “ve halaknakum ezvacen” “Sizleri de eşleşmiş olarak yarattık” deniyor. Bu, ruh ile bedenin eşleşmesidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “vallahu halakakum min turabin summe min nutfetin summe cealekum ezvacen” “Allah sizi topraktan, sonra döllenmiş yumurtadan yarattı. Sonra eşleşmiş hale getirdi.” (Fatır 35/11) Ruh, organların tamamlanmasından sonra üflenir. İlgili âyet şöyledir: “summe sevvehu ve nefeha fihi min ruhihi” “Sonra onu düzenli bir şekle sokmuş ve içine ruhundan üflemiştir.” (Secde 32/9)

Kur’ân’da ruh ile bedenden her birine nefis dendiği gibi ikisinin birleşmesinden oluşan insana da nefis denir. Beden ölür veya uyursa ruh onu terk eder. İlgili âyet şöyledir: “Nefisler (bedenler) öldüğü vakit Allah nefisleri (ruhları) alır, ölmeyenlerinkini de uykuda alır. Ölümüne hükmettiğininkini tutar, ötekini belli bir vakte kadar salıverir.” (Zümer 39/42)

Ölen beden çürür ama ruhu bir yerde bekletilir. “Kâfirlerden birine ölüm gelince (ruhu) der ki: “Rabbim! Beni geri çeviriniz. Belki terk ettiğim dünyada iyi bir iş yaparım. Hayır; bu onun söylediği sözdür. Arkalarında yeniden dirilecekleri güne kadar berzah (engel) vardır.” (Müminûn 23/99–100)

Bedenin tekrar yaratılmasıyla eşleşme tekrarlanır. Bunu şu ayet gösterir: “ve izen nufusu zuvvicet” “Nefisler eşleştiği an…” (Tekvîr 81/7)

5.BÖLÜM: “Sizi yarattıksize biçim verdik” dediğinde bizde içine giriyor olmalıyız ki Adem varken biz olmadığımız için buradaki sizi ifadesi Nisa 1, Araf 189 ve Zümer 6’da ki gibi Adem’in (a.s) yaratılması anlaşılmalıdır.

6.BÖLÜM: Allahu Teala Nahl Suresi 43 ve Enbiya Suresi 7. Ayetlerde, her zaman erkeklere vahyedip onları elçi olarak gönderdiğinden bahsediyor. Adem’i seçmesi, Adem’in erkek olmasından ve Havva’ya tercih edilmesinden başka bir şey değildir.

Orhan Özcan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 4.7.2017 tarihinde yayımlanmıştır.

__________________________________________________________

[1] 6:32 dk ile 6:36 dk arasına dikkat ederseniz enzele fiili kurguyu bozduğu için kısa bir duraklama yaşıyor.