DURUM NE? (2)

En kötüsü geride kaldı mı?

Güzel haber 1) Dolar/TL kuru bugün itibarı ile 5.33 seviyesine geriledi

Güzel haber 2) Dış ticaret açığı hızla daralıyor. Verilere baktığımız zaman Ekim ayı itibarı ile neredeyse dış ticaret açığı kalmadığını görüyoruz (1 milyar dolar).İhracatın %10 artmış olması hiç küçümsenecek bir şey değil. İthal tüketim mallarında görülen %50’lik düşüş bir başka olumlu haber (halkımız ithal peynir yemekten vazgeçmiş).Hammadde, ara mallar ve makine-teçhizat ithalatının düşmüş olmasını ise yakından dikkatle takip etmek lazım. Yeniden dengelenme programı uygulanırken ihracat için katma değerli ürünler üretmeyi teşvik etmek gerekiyor. Buna örnek olarak yüksek teknoloji ürünlerini gösterebilirim.

Güzel haber 3) ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Türkiye’nin 8 ülkeyle birlikte (Çin, Hindistan, Güney Kore, Türkiye, İtalya, Yunanistan, Japonya ve Tayvan) İran’a yönelik yaptırım paketinde petrol ithalatı konusunda muaf tutulan ülkelerden biri olduğunu açıkladı. Muafiyetin 180 gün ile sınırlı olduğunu hatırlatayım.

Enflasyonda durum ne?

Dün (5.11.2018) Ekim ayı enflasyon verileri açıklandı. Aylık TÜFE 2.67,yıllık 25.24,aylık ÜFE 0.91, Yıllık  45.01 oranında arttığını görüyoruz. Aylık enflasyonu daha düşük bekleyen ekonomistlerin şaşkınlığa kapıldıklarını hatta bazılarının veriyi negatif beklediklerini görüyorum.

Enflasyon ile mücadele programı Ekim ayının 10’unda açıklandı. Bu kapsamda firmaların en iyi ihtimal ile bir hafta normal şartlarda iki hafta içinde fiyatlarında ayarlamaya gidebildiklerini düşünürsek bunun yansımasının ay sonuna yakın bir tarihe kaldığını hatırlatalım. Gerek fiyat düşüşlerinin gerek vergi indirimlerinin olumlu etkisini Kasım-Aralık aylarında görülebileceğini düşünüyorum. Ancak eğer ekonomide mikro ve makro önlemler almaya devam etmezsek 2019 yılı 2. çeyreğinde enflasyonda daha yüksek seviyeleri görebiliriz. Önümüzde yapacak çok iş var.

TÜİK gibi bir çok veriyi toplayıp enflasyon tahmininde bulunmak mümkün olmadığına göre enflasyon tahmininde bulunmak için bazı veriler ile korelasyon aramak gerekiyor. Örneğin İTO’nun açıkladığı veriler ile en yüksek korelasyon Ekim ayında oluyor. Gerçekten öyle mi bakalım: 2015 İTO-1.60 TÜİK 1.55,2016 İTO 1.2 TÜİK 1.43,2017 İTO 1.94 TÜİK 2.07.Son olarak 2018 İTO 3.5 TÜİK 2.67.

Bununla beraber ÜFE bu kadar yüksekken TÜFE’nin eksi gelmesini beklemek ve gelmeyince şaşkınlığa kapılmak pekte iyi niyetli bir tavır olarak gelmiyor bana.

Açıklanan bu verilerin ne anlama geldiğini anlamak için yıllık bazda Türkiye’de enflasyonun Çin’den 10,Almanya’dan 10,ABD’den 11,EURO bölgesinden 11.5 ve Japonya’dan 21 kat daha yüksek olduğunu ve bunların enflasyonu yükseltebilmek için para bastıklarını hatırlatmak istiyorum. Yani parasal genişleme bir takım başka önlemler ile birlikte yapılırsa bazı ekonomistlerin iddia ettiği gibi yüksek enflasyona sebep olmayabilir.

En son açıklanan sektörel olarak KDV ve ÖTV indirimlerinin enflasyonu bir puan aşağı çekerken bütçeye maliyeti 1 milyar lira olacak. Eleştirilere sadece otomotiv sektöründen bir örnek vererek cevap vermek yeterli olacaktır. Eylül 2018 verilerine göre otomobil pazarı %67 daraldı. Sektöre maliyeti bu derece düşük bir destek vermeyip ilgili şirketlerin konkordato ilan etmelerini beklemek sanırım çok uygun olmayacaktır.

PMI Endeksinde durum ne?

PMI Endeksi, şirketlerin satın alma yöneticilerinin, mal ve hizmet satın alma eğilimlerini inceleyen bir göstergedir. Bu gösterge temel olarak büyüme öngörülerini açıklamaya yönelik anket niteliği taşımaktadır. Bu ankette şirketlerin satın alma yöneticilerine yeni mal alıp almadıkları, ne kadar satış bekledikleri, istihdam durumları gibi sorular sorulur. Bu veriler ışığında oluşturulan endeks 50’nin üzerinde ise olumlu 50’nin altında ise olumsuz olarak değerlendirilir. Bu endeksin GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) yani milli gelir arasın sıkı bir korelasyon vardır. En son açıklanan veri 44 olarak açıklandı. Veri önümüzdeki dönem büyümesi için bir gösterge olduğu için önlem almak gerekiyor.

En başta sorduğum soruya geri dönersek bu veriler ışığında en kötünün geride kaldığını söylemek için henüz erken olduğunu ve mikro gelişmeleri takip ederek makro gelişmeler için önlemler almaya devam etmemiz ve yapısal reformlara gereken önemi vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

Günün Sözü:

Öğrencilere eğitimlerini, ailelerine en az yük olarak yürütebilmeleri için isteyen herkese kredi veya burs verdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat bir sıkıntımız var. Nedense öğrencilerimiz hep burs istiyorlar. Krediye pek yaklaşmıyorlar. Niye yaklaşmıyorsun krediye? Kredinin de sana sağladığı ayrı avantajlar var. İş bulduktan sonra bunlar faizsiz bir şekilde geri ödenecek olan adeta burstur.” ifadelerini kullandı.

Ömer Mahmut Kuzanlı