REEL SEKTÖRÜ KEMİREN VİRÜS: FAİZ

Önce faizli kredi ekonomisinin büyümeye etkisini inceledik. Gördük ki 9 yıllık bir zaman diliminde bankaların kullandırdıkları kredi miktarı 5 kat artarken ülke yüzde 8.9 büyümeden yüzde 2.6 küçülmeye geçmiş.

Daha sonra bütçe açıkları içerisinde ödenen faizin rolünü inceledik. Gördük ki ekonomimizin içinde bulunduğu durumun günah keçilerinden birisi olan ilan edilen bütçe açıklarının içinde faiz giderleri önemli bir yer tutuyor. Hatırlamak gerekirse Ocak-Nisan 2019 dönemi gerçekleşmelerine göre bütçe 54 milyar 477 milyon TL açık verirken faiz giderlerinin 38 milyar 447 milyon TL olduğunu görüyoruz. Yani eğer bu faizi ödememiş olsaymış merkezi yönetim bütçesi 16 miyar 31 milyon TL açık verecekmiş.

Bu yazımda ise duruma şirketlerimiz açısından bakmak istiyorum.

İSO’nun (İstanbul Sanayi Odası) açıkladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması verilerine göre ülkemizin en büyük 500 sanayi şirketinin finansman giderleri 2018’de yüzde 172 artarak 35.1 milyar TL’den 95.8 milyar TL’ye çıkmış. Bu rakamlar bize çok bir şey ifade etmiyor olabilir. O zaman şöyle anlatalım; bu şirketlerin her 100 TL’lik faaliyet karının 88.9 TL’si finansman gideri.

Son dönemde yaşanan ekonomik buhranın bu gelinen nokta ile irtibatlı olduğu bir gerçek. Ancak 2017 yılında da faaliyet karının yüzde 49.8’i finansman gideri idi.

Söz konusu şirketlerin 2018 yılı kaynak yapısı bunun sebebinin ortaya koyuyor. Bu göstergeye göre şirketlerin borçları bu göstergenin yüzde 67’sini oluştururken öz kaynakları ise yüzde 33 seviyesinde kalmış. Yani ülkemizin en önemli şirketleri işlerini faizli borç ile götürmeye çalışıyorlar ama faaliyet karlarının yüzde 88.9’u finansman giderine (faiz giderleri ve kur farkları) gidiyor.

Bu noktada bir hatırlatma yapmak istiyorum; bu şirketler ülkemizin nispeten en profesyonelce yönetilen ve risk birimleri olan şirketler. Varın siz diğerlerinin durumunu düşünün.

Bankacılık sektörünün takipteki kredilerine bir göz atalım.2019 yılı Mart ayı itibarı ile takipteki krediler 100 milyar TL’yi aştı. Her 100 liralık takipteki kredinin 82 lirası şirketlerden kaynaklandı. Takipteki kredi demek bankaların vadesi dolmuş ancak henüz geri ödenmemiş kredileri demek. Yani bu borçlar ödenemiyor. Benim hesaplarıma göre bu rakam çok daha fazla nitekim uluslararası kuruluşlarda benimle aynı yönde düşünüyorlar. Ama biz yine de resmi verilere konsantre olalım. Bu rakam 2017 yılında 65.5 milyar TL idi.

 

Ömer Mahmut Kuzanlı