Yılsonu Susar, Yılbaşı Gürültüye Boğulur..

İnsan, zamanı kutsallaştırmayı değil; onunla yüzleşmeyi unuttuğu anda yozlaşırYılbaşı ile yılsonu arasına sıkışmış koskoca bir ömür parçası, her defasında bir gecelik eğlenceye ya da o eğlence üzerinden yürütülen ahlak gösterilerine kurban edilir. Ne kutlayanlar durup düşünür ne de karşı çıkanlar hesap verir. Herkes konuşur; kimse tartıya çıkmaz.

Yılbaşı, modern insanın vicdanını uyuşturduğu sembolik bir eşiktir. Takvim değişir, sorumluluklar değişmez; günahlarihmaller, yarım bırakılmış sözler ve ertelenmiş tövbeler aynen taşınır. Kutlama adı altında yapılan gürültü, aslında insanın kendisiyle baş başa kalmaktan duyduğu korkunun kamuflajıdır. Gürültü, çağımızın en yaygın ibadetidir; çünkü düşünmeyi susturur.

Kutlamaya şiddetle karşı çıkanların durumu ise daha masum değildir. Onlar da çoğu zaman ahlakı bir iç disiplin olmaktan çıkarıp bir vitrin süsüne dönüştürür. Yılbaşı gecesini hedef tahtasına koyarak, yıl boyunca gösteremedikleri sorumluluğu tek bir tarihe yüklerler. Bir gecenin hesabını sormak kolaydır; bir yılın hesabını vermek zor. Bu yüzden eleştirimuhasebenin yerini alır.

Felsefe bize şunu söyler: Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmezDin ise şunu hatırlatır: Hesap, zamana değil insana sorulur. Buna rağmen modern insan, her yılın sonunda kendini değil başkalarını yargılamayı tercih eder. Çünkü kendine yöneltilen soru, en ağır hükümdür. İnsan, başkasının eğlencesine öfke duyar ama kendi savurganlığını görmez; başkasının gecesine laf eder ama kendi ömrünü heba edişini sorgulamaz.

Yıl, ilahi bir emanet gibidir; her günü, her saati, her nefesiyle. Fakat bu emanet, bir gecelik sembollerle hafife alınır. Çam ağacı süslemek ya da süslememek, içi boş bir sembol kavgasına dönüşürken; adaletmerhametemek ve ahlak gibi kavramlar sessizce unutulurOysa din, takvimsel hassasiyetlerden çok, süreklilik ister. Erdem, bir geceye sığmaz; sorumluluk, sloganla taşınmaz.

Toplumsal olarak da durum farklı değildir. Yılbaşıbireysel muhasebenin yapılması gereken bir eşik olmaktan çıkıp, kültürel bir kutuplaşma aracına dönüşmüştür. Bir taraf “özgürlük” adına tüketir, diğer taraf “inanç” adına öfkelenir. İkisinin de ortak noktası, yılın kendisini ıskalamalarıdır. Olan yine zamana olur; zamanın hesabı ise sessizce birikir.

Asıl sorulması gereken soru şudur: Bu yıl hangi yanımızı büyüttük, hangi yanımızı çürüttük? Hangi haksızlığa sustuk, hangi iyiliği erteledik? Hangi gün kendimize ihanet ettik? Bu sorular sorulmadıkça, yılbaşı ister coşkuyla kutlansın ister lanetlensin, geriye sadece tüketilmiş bir zaman kalır.

Belki de yapılması gereken, bir gecenin etrafında dönüp durmak değil; bir yılın ağırlığını taşımayı öğrenmektir. Çünkü insan, eğlencesiyle değil; hesabıyla insandır. Ve hesap, en çok sessizlikte tutulur.

Mahmut Celal ÖZMEN

Yayınlandığı yer: https://www.sehirmedya.com/yazarlar/mahmut-celal-ozmen-188/yilsonu-susar-yilbasi-gurultuye-bogulur-320163