Derin Sessizlikler

İslam mensupları Müslümanlar: “Kim bir insanı, başka bir insana ya da yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.’’(Maide32) ayetinden hareketle İnsan yaşamına daima önem vermiş, insani değer uğruna daima barışçıl yolları denemişlerdir. Ancak bu barış ve insani değerlerimiz merhametlerimiz sadece duygusallıkta, aşırı şefkatte, aşırı merhamette kalmamalıdır. “O müminlerdir ki, mümin kardeşlerine karşı alçak gönüllü, şefkatli, kâfirlere karşı sert ve şedit davranırlar. Allah yolunda Allah’la insanlar arasında ki engellerin kalkması için çaba sarf ederler ve hiç kimsenin yergisinden ve kınamasından çekinmezler.’’(Maide 54) ayetinden hareketle merhametini de kendi savunuculuğunu da, haklılığını da daima yerinde ve zamanlamasını da iyi yaparak gerçekleştirirler.

Aziz İslam peygamberinin de yaşantısında da görüleceği üzere kendisine, kendi şahsına defalarca hakaretler eden, küfürler eden Ebu Cehil karşısında susmuş, sesini çıkarmamış, sükûneti elden bırakmamıştır ancak Ebu cehil ne zaman ki iyice azıtıp, şımarmış ve hakaretlerini daha ileri boyutlara taşıyıp Allah’a (c.c) hakaret etmiş işte tam burada sakin olan sükûnetini koruyan peygamber, birden bire sinirlenerek, âdeta aslan kesilmiş ve elinin başparmağını Ebu Cehil ’in gözlerine sokarcasına “ben senin gibilerine haddini bildirmek için gönderildim” demiştir. Korkudan ne yapacağını bilemeyen Ebu cehil o korkuyla ve kıpkırmızı kesilerek orayı terk etmek zorunda kalmıştır.

Gerek Suriye/Halep’te gerekse Kudüs’te, Arakan’da, Keşmir’de, Somali’de, Afrika’da, Bosna’da, Patani’de, Doğu Türkistan’da, ezilen sömürülen, katledilen, tecavüz edilen Müslüman kardeşlerimize reva görülen bu vahşilikler karşında İslami camianın sessizliği görülmektedir. Suriye iç savaşının başlamasından, insanların katledilişinin üzerinden beş yıl geçmiş olmasına rağmen İslam Konferansı Örgütü hala sessiz ve duyarsız, Arap İslam Birliği daha yeni acil toplanmıştır. Sadece kınamakla yetinmişlerdir. Bu utanç verici davranış kabul edilebilir bir şey değildir. İslam dünyasının bu derin sessizlik girdabından bir an önce çıkması gerekmektedir. Kör bakışlar, sağır kulaklar, taş kalpler asli görevini yapmalıdır.

Amerika’nın İsrail’in, Keşmir’li Müslümanları katletmesi için İsrail lobisinin örtülü desteğiyle Hindistan’a silah yardımında bulunduğu bilinmektedir. ABD’nin Sudan’ı terörist devlet ilan ettiği, IMF’nin para yardımını kestiği, silah ve gıda yardımı konusunda ambargo koyduğu yine bilenmektedir.

Bilindiği üzere daha önceki zamanlarda mazlum, ezilen, sömürülen kardeşlerimize hep un, ekmek, yağ vs. kumanya gönderilmiştir. Ancak bunun kesin çözüm olmadığı görülmüş zalimler zulümlerine, katilliklerine devam etmişler/etmektedirler. Bundan sonraki süreçte un, ekmek, vs. kumanya yanında; para, silah, mühimmat, askeri malzeme, kendilerini savunma tekniklerini öğreten eğitici askerler göndermemiz gerekmektedir. Her gün balık göndermek yerine balık tutmasını öğretmek gerekmektedir. O zaman zalimler, zalim diktatörler, Müslüman ülkelere Demokrasi(!), Özgürlük(!), İnsan Hakları(!) Götürme cüretinde bulunamayacaktır.

Davut Yatkın’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 4.1.2017 tarihinde yayımlanmıştır.