Belirleyen Olmak

Bizler müslümanlar olarak batının ve emperyalist şer odaklarının bizlere biçtiği, dayattığı kavramlar üzerinden gündemlerimizi belirledik. Ortaya attıkları İslamcılık kavramını olduğu gibi sorgulamadan kabul ettik. Bunu kabul etmeli miydik tartışılabilir ancak; üretemediğimiz için onaylamak /kabullenmek aşamasına geldik. Bununla birlikte bizlere sundukları şucu – bucu, mezhepsel, cemaatsel kavramlardan rahatsız da olmadık. Bizlere belirledikleri bilinç, düşünce ve kavramlara boğulduk / hapsolduk. Belirleyen olmadığımız için maalesef belirlenen, yönlendirilen olduk.

Kendi kavramsal çerçevelerimizi belirleyemediğimiz için bizlere biçilen İslamcılık kavramını sahiplendik. Bu aslında varoluşumuzdaki belirsizliklerimizden kaynaklanıyordu. Kültürümüz ve yaşam şekillerimiz dâhil her konuda olduğu gibi bizlere yüklenen kavramsal çerçeveler doğrultusunda hareket ettik. Geleneksel anlayıştan geldiğimiz için Menkıbe, masal, hikâye ve radikal mezhepsel anlayışlara sahip olduğumuz için bu durumu hiç sorgulamadık ve kabul ettik.

Yeryüzündeki en mükemmel olan İslami sistem vizyonunu kendi değerleri içerisinde dünyaya tanıtamadığımız, anlatamadığımız ve en önemlisi hayatlarımızda yansıtamadığımız için sömürülmeye elverişli hale geldik. Entelektüel zaaflarımız daha kuşatıcı, üretici vizyonlar geliştirmedi. Bizlere ait olmayan Çarpık, bozuk ve dayatılan İslam içerisinde olmayan sözde İslami kavramları(!) kalıplar halinde kabullenerek günden güne erime aşamasına geçtik.

İslami kavramlarımızı savunma konusunda pasif ve edilgen kaldığımız için daha ötelere yeni umutlar ve ufuklar üretemedik.

Dünya gündeminde ve siyasetinde İslami duruşlarımızı sergilemek arı – duru, pak olan gerçek İslami vizyonu tanıtmak durumundayız. Her türlü yanlış anlaşılabilecek söz ve davranışlarının önünü keserek kendi meramımızı anlatmak çabası içerisinde olmamız gerekmektedir. İslam, tarihin hiçbir döneminde belirlenen değil hep daima belirleyen olmuştur. Gerçek anlamda anlatıldığı zaman aziz peygamberin anlattığı ve yaşadığı çerçevede varlığını her daim sürdürecektir.

Davut Yatkın’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 11.11.2017 tarihinde yayımlanmıştır.