Atalar Dininden Çıkmak

İçerisinde yaşadığımız Türkiye ortamında din olarak, yaşam tarzı olarak, geçmişten aldığımız atalar dini ve yaşam tarzıyla hayatlar sürüyoruz. Kendi adımıza geçmiş âlimlerinin İslami değerlerine gerçek anlamları, yansıttıkları düşünceleri, felsefeleri, güncelleyerek, yorumlayarak bugüne taşıyamıyoruz.

Taklide dayalı körü körüne anlayış ve yaşam şekillerimiz bilinçsizce ve şuursuzca devam ediyor. İslam’i düşünceyi içinde barındıran, hurafelere karışmamış gerçek din algısı yerine; İslam dışı hurafeci, düşünlerle yol almaya, bugünü yaşamaya çalışıyoruz. Yeni yorumlara, yeni ufuklara gidebilecek yeni dimağlara, genç beyinlere fırsatlar ve imkânlar vermiyoruz. Köhne zihinlerimizle, bencilliklerimizle hareket ediyoruz. Yozlaşmış fikirleri bu çağa taşıyarak ve empoze ederek sözde İslam’ı temsil etme gibi bir garabet ve anlamsızlıklar içerisindeyiz.

Kur’an merkezli düşüncelerle ve peygamberin sünneti seniyyesi ile bugünü anlamak/anlamdırmak, değerlendirmek, yorumlamak yerine konformist yaşam şekillerimiz bozulmaması için hurafeci, menkıbevi, masalsı, mitolojik hikâyelerle zamanlarımızı geçiriyoruz/öldürüyoruz. Dar alanda düşündüğümüz için, yerel okumalar yaptığımız için dünya konjonktürünü değerlendirebilecek, dünya siyasetini yorumlayabilecek bilgi ve birikime sahip olmadığımız için olay ve olgular karşısında tıkanıyoruz. Evrensel düşüncelerden, evrensel ahlak yaşayışlarından uzağız. Efendilerinin, önderlerinin şeyhlerinin söz ve davranışlarını değerlendirmeden, İslam süzgecinden geçirmeden her denileni yapan yığınlar haline dönüşmüş durumdayız. Adeta robotlar gibi yaşadığımızın farkına varmamız gerekmektedir.

Aklını kullanmayanlarını üzerlerine pislik yağacağını, hayatlarında sıkıntıların daima var olacağını bildiren rabbimizin. (Yunus 100) ayetlerine kulak vermemiz ve yaşantımıza uygulamamız noktasında var gücümüzle çalışmamız gerekmektedir.

Asla Kur’an’ı Kerim’in sözlerine duyarsız kalamayız.

Bizler Müslümanlar olarak Kur’an öğrencileri olarak, farkımızı, farkındalığımızı şartlar ve ortamlar ne olursa olsun her zaman göstermemiz gerekmektedir. Peygamberin örnekliğinde, yaşam şeklinde bizlere yansımalar gerekmektedir. Bizler insanlık içerisinde çıkarılmış en hayırlı ümmet olma bilinciyle hareket etmemiz gerekmektedir. Geçmişe takılıp kalarak, gelecek inşa edemeyiz. Nitekim:

Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz. (Bakara134)

Davut Yatkın’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 27.3.2017 tarihinde yayımlanmıştır.