Başörtüsünden Münafık Üretmek

Baştan söyleyeyim Kur’an’da başörtüsü emrinin var olduğunu biliyorum ama bu emrin sadece saçları göstermemeye indirgenmemesi gerektiğini de biliyorum.

Başımı saçımı göstermeyecek şekilde örtmeyi tercih ediyorum ve bu tercihimin bedelini 28 Şubat’ta fazlasıyla da ödedim.

Şimdi başlığı okuyup yazıdan “İslam’da başörtüsü yoktur.” ya da “Saçının bir teli bile görünürse cehennemde yanacaksın.” hükümlerinden birinin çıkmasını bekleyenler yazıyı okumayı burada bıraksınlar çünkü onlar için sadece zaman kaybı olacak.

Namazlarında İslam’ın sıratel müstakiminde olmak için her gün onlarca kez Allah’a dua eden kullardan bir kul olarak başörtüsü üzerinde kop/arıl/an fırtınalardan bıktım.

28 Şubat’ta Türkiye’de ben ve benim gibi bir avuç genç kızın eğitim hayatını yakıp kavuran, onları kamusal alandan eden başörtüsü yasaklarını da, bugünlerde İran’da 22 yaşındaki bir genç kızın götürüldüğü irşad merkezinde ölmesi üzerine başlayan baş açma protestolarını da farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum.

Birkaç soru soracağım

  1. Başörtüsü ve örf ilişkisi nedir?
  2. Dinde zorlama var mıdır?
  3. Münafık ne demektir?
  4. Başörtüsünden nasıl münafık üretilir?
  5. Münafıkların var olmasını isteyenler kimlerdir?
  6. Münafıkların var olmasını isteyenlere Allah izin verir mi?

Başlayalım bakalım, bismillah.

  1. Allah’ın bir emrini yerine getirirken gözetmem gereken sadece Allah rızasıdır. Bu yüzden başörtüsü emrini anlarken ya da yerine getirirken ne din alimlerinin ne devletin anlayışına uymak zorunda değilim. Yukarıda da dediğim gibi örtünmek Allah’ın emridir. Allah, kadınların başörtülerini omuzlarının üstüne salmalarını ve ziynetlerini göstermemelerini emretmiştir. Burada Nur suresi 31. ayette geçen hımar kelimesinin kadının başörtüsü anlamında olduğunu söyleyen din alimleri olduğu gibi sadece örtü anlamına geldiğini söyleyen din alimleri de vardır. Bu tartışmalarda ben kendi adıma şöyle düşünüyorum: Örtünme biçiminde aslolan örftür çünkü insanın içinde yaşadığı toplumun örfüne göre giyinmemesi tuhaf bir durumdur. Bir sahil kasabasının örfü ile iklimi sert bir yerin örfü, bir şehir ile bir köyün örfü, aynı iklim ve büyüklükte olsa bile birbirinden binlerce km uzakta olan iki yerin örfü aynı değildir. Bu bilgi burada dursun.
  2. Bakara suresinde dinde zorlama olmadığı açıkça yazılıdır. Bunun üstünü örtmek isteyenler tevil yapmış ve “İslam dinine girene kadar zorlama yoktur, girdikten sonra İslam hukukuna tabi olmak zorundasın.” demeye başlamış, İslam hukuku diye de çağlarının hakim güçlerinin hukuk anlayışlarını mutlaklaştırma çabasına girmişlerdir. Onların mutlaklaştırmaya çalıştıkları hukuk çağlar değiştikçe sabit kalmış, bu durum da insanların “Bu din, bu dünyaya hitap etmiyor, biz bildiğimiz gibi yaşayalım, seküler hukuklar oluşturalım.” demesinin önünü açmıştır. Oysa Allah, “Dinde zorlama yoktur.” diyorsa yoktur. Bu yüzden Allah’ın bu emrinden uzaklaşarak Allah’ın başka bir emrine yaklaşamazsınız yani kimseye zorla dinî bir emri kabul ettiremezsiniz. Bunun tersi de doğrudur. İsteyerek Allah’ın bir emrini uygulayan kişiyi o emri uygulamaktan topunuz güç birliği yapsanız vazgeçiremezsiniz.
  3. Münafık, içi başka dışı başka demektir, iki yüzlü demektir, senin yanında senin gibi olan, benim yanımda benim gibi olan demektir, menfaatini nerede görürse oranın şeklini alan, dışarda  düzgün görünen ama aslında yamuk olan, ilkesiz, yanardöner, güvenilmez demektir. Allah, münafıkları Kur’an’da şöyle anlatır:

(Bakara 2/14)

“İnanıp güvenenlerle yüz yüze gelince, “Biz de inanıp güvendik.” derler. Şeytanlarıyla başbaşa kalınca da “İnanın biz sizin yanınızdayız, biz onları sadece idare ediyoruz!” derler.”

  1. İşte konunun bamteli burası. Allah’ın görünür bir emrini yasaklarsanız insanlar üç çeşit tavır alabilir. Ya Allah’ın emrine uymak için mücadele eder ya “Aman bana ne dünyaya bir daha mı geleceğim!” deyip Allah’ın emrinin varlığını önemsemeden yaşamaya devam eder ya da içinden Allah’ın emrine uymak ister gibi olsa da uymadan yaşamayı kabullenir. Üçüncüyü tercih eden kişi, oldu mu size zahiren nurtopu gibi bir münafık… Bu ikircikli ruh halini hayatının diğer alanlarına taşıyınca da tam bir münafık olacaktır merak etmeyin. Bu kişi toplumda muhtemelen Müslümanlar tarafından “Aaa, ne güzel, akıllı başlı, usturuplu, açık ama imanlı” vb. diye sürekli övgüler alacak, Allah’ın emrini yasaklayanlar tarafından da çeşitli kademelerde yükseltildikçe yükseltilecek, oysa o sadece menfaatini düşünecektir. Böylelerini hiç görmedim diyen yazıyı burada okumayı bıraksın.

Bir de başörtlülerin güçlendiği ortamlarda menfaatinin başını örtmekte olduğunu gören ya da anası babası, kocası, devlet vb. bir dış erk tarafından başını örtmeye zorlanan münafık tipi var. Ben onlara kısaca süslüman diyorum. Bunların da içi açık dışı örtülü. Başlarındaki örtü sadece saçlarını örtüyor. Boyalı kaşları, takma kirpikleri, botokslu dudakları, daracık kıyafetleri var. Bunlar da muhtemelen Müslümanlar tarafından “sayımız artıyor” diye görülüyor, başörtüsünden hoşlanmayanlar tarafindan ise “çok hoş” görülüyorlar. Oysa onların da tek derdi menfaatleri. Menfaatleri ile başörtüsü biraz ters düşsün görürsünüz asıl yüzlerini. Böylelerini hiç görmedim diyen var mı bilmiyorum.

  1. Münafıkların var olmasını isteyenler insan ve cin şeytanlarıdır. Allah’ın laneti üzerlerine olsun.
  2. Allah münafıkların var olmasını isteyenlere mühlet verir ama izin vermez çünkü o nurunu tamamlayacağını vaad etmiştir ve vaadinden dönmez.

Şimdi gelelim bugüne:

Başörtüsü, içinde yaşadığımız kozmopolit toplumda bir bireysel hak ve özgürlük konusudur.

Ben, yazının başında belirttiğim gibi saçımı göstermeden ama kendiliğinden görünen hükmüne girdiğini düşündüğüm yüzümü açıkta bırakarak örtünmeyi tercih ediyorum. Bu, tesettür ayetlerinin benim anladığım hali ve üstelik içinde yaşadığım toplumun örfüne uygun. Ancak bu ayetleri sadece göğüs dekoltesini örtmek yeter diye anlayan da çarşaf giymek, peçe takmak gerek diye anlayan da var. Bu anlayışlarının ifrat ya da tefrit olduğu, doğru ya da yanlış olduğu ilahiyatçılar arasında tartışılabilir. Ama şu bir gerçek: Başörtüsü ayetlerini böyle anlayanlar da başka şekilde anlamaya zorlanmamalıdır.

Zorlanırsa başörtüsünden münafıklar ürer. Bu münafıklar sadece kadın olmaz, o kadınların eşleri, çocukları, babaları da olabilir.

Bu münafıklar bir savaş ortamı söz konusu olursa, güvenilmez oldukları için, hem Müslümanları hem kendilerini hoş görüp oluşmalarının önünü açan insan ve cin şeytanlarını zor durumda bırakma potansiyeline sahip aslında ciğeri beş para etmez tiplerdir.

Allah münafıkları sevmez.

Allah, müminleri münafıklardan ve başörtüsünden bile münafık üretebilen insan ve cin şeytanlarının şerrinden korusun, amin.

Sacide Özlem