DİYANET İŞLERİ ŞAŞKINLIĞI

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez verdiği bir röportajda “Hz. Peygamber bugün yaşasaydı sakal-ı şerifi yasaklardı” demiş ve birçok kardeşimiz de matah bir şey söylemiş gibi bu ifadeyi ve onu başlığa taşıyan röportajı sosyal medyada paylaşmışlar. Ancak dikkatli okuyan Kur’an müminleri görecekler ki mezkur röportaj aslında son derece talihsiz ifadelerle doludur. Bugün asla kabul edilemeyecek bir biçimde dini temsil makamı olarak görülen kurumun en başındaki kişinin Allah’ın kitabından haberdar olmaması aslında beni hiç şaşırtmamıştır. Fakat okuyan ve paylaşan arkadaşlarımız bunu nasıl savunmaktadırlar merak etmemek elde değil doğrusu. Belki de savunmak için paylaşılmamış ya da dikkatli okunmamıştır diyelim ve röportajda değinilen iki önemli konuyla alakalı birkaç kelam edelim. Öncelikle manşete taşınan konu ile ilgili bölüme ve devamına bakalım:

“Hz. Peygamber bugün yaşasaydı, bunu yasaklardı. Ancak bazı Müslüman kardeşlerimizin sadece sevgi eseri olarak ziyaret edip gözyaşı dökmesine de saygı duyulmalıdır. Şu iyi bilinmelidir ki; Hz. Peygamber’in Sakal-ı Şerif’ini ziyaret etmek şeklinde herhangi bir dini vecibe bulunmamakla birlikte Müslümanların öteden beri bu tür uygulamaları bir âdet haline getirdikleri malumdur.”

Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı yapmakta olan hocamıza sormak gerekmez mi, sizin de hepimiz gibi Rasulullah’ı örnek alma görevini yok mu? Nebimizin yasaklayacağını söylediğiniz bir uygulamayı siz devam ettirerek onu nasıl örnek almış olursunuz? Ya da bu tutumunuzla hala insanlara nasıl Allah’ın elçisinin örnekliğinden bahsedebilirsiniz? Üstelik bu uygulamaya dokunulmamasının gerekçesi olarak da “ancak bazı Müslüman kardeşlerimizin sadece sevgi eseri olarak ziyaret edip gözyaşı dökmesine de saygı duyulmalıdır” denilmiş. Yani bugün nebimiz aramızda olsaydı bu uygulamayı yasaklayacaktı ancak Sayın Mehmet Görmez gidip kendisine şunu mu diyecekti? “Ey Allah’ın elçisi sen bunu yasakladın ama müslüman kardeşlerimiz bunu sadece sevgiden yapıyorlar, onlara saygı duymalıyız.” Yani bu ifadeler açıkça Rasulullah yasaklardı ama o zaman da yanlış yapmış olurdu demek değil midir? Ayrıca Allah’ın kitabına, elçisinin uygulamalarına açıkça aykırı olduğu kabul edilen bir uygulama nasıl olur da sırf gelenek haline gelmiş diye mazur görülebilir? Yoksa Allah’ın kitabının mealinden kelime çıkarmak Diyanette alışkanlık yaptı da aşağıdaki ve benzeri ayetler de mi çıkarıldı?

“Onlara “Allah’ın indirdiğine, Elçinin getirdiğine gelin!” dense, ”Atalarımızdan gelen bize yeter!” derler. Ya ataları bir şeyi bilememiş ve doğru yolu bulamamışlarsa ne olacak?” (Maide Suresi 5/104)

Mehmet Görmez hocamızın cevap vereyim derken duvara tosladığı konulardan biri de İslam’da kadın konusuyla alakalı. Şöyle demiş Mehmet Hoca “İnsanlık tarihinde İslam’ın kadınla ilgili çok büyük bir inkılabı gerçekleştirdiğine inananlardanım.” Yahu hocam, siz ilahiyat profesörü bir bilim adamısınız. Sizin göreviniz bu gibi konularda sorulan sorulara neye inandığınızla cevap vermek değildir. O zaman başka biri de kalkar ben de bunun tam tersine inanıyorum der. Sizin göreviniz bu derece hayati bir konuda ilgili ayetleri okumak ve Kur’an’da kadına verilen muhteşem değeri ve hürriyeti delilleriyle ortaya koymak olmalıdır. Oysa hoca bunun tam aksini yapıyor ve konuyu Kur’an’ın bazı konularda ilkeleri belirlediği, gerisini insanlara bıraktığı gibi tam bir tarihselci bakış açısıyla açıklamaya çalışıyor. Üstelik bunu yaparken kölelik örneğini vererek iyice baltayı taşa vuruyor:

“Kuran-ı Kerim’de öyle noktalar vardır ki o konuda son sözü söylememiştir. İlk sözleri söylemiş, ilkeleri belirlemiş, iman edenlerin o konuyu sürekli geliştirip iyileştirmesini istemiştir. Kölelik böyle bir kurumdur. Kuran doğrudan “Şu andan itibaren bütün kölelik kaldırılmıştır, son verin” deseydi gerçekle bağdaşmayacaktı çünkü insanlar yaşayacak yerler bulamayacaktı. Onun yerine özgürlüğün faziletini anlattı ve kısa sürede köleliğin kaldırılmasını öngördü. Oysa Müslümanlar köleliği tamamen kaldırma konusunda geciktiler.”

Şu cümleleri Kur’an’ı anlamak ve anlatmakla görevli olduğu sanılan bir kurumun başındaki bir kişi nasıl kurabiliyor anlamak mümkün değildir. Bu ifadeler açıkça Kur’an Allah’ın kitabı olamaz demekten başka bir anlama gelmez. Yüce Allah herhangi bir konuda yasak koymak isteyecek ancak toplumun içinde bulunduğu şartlar müsait olmadığı için sadece ilkeleri koyup zamana bırakacak. Böyle bir kitabın Allah’tan olduğuna acaba Sayın Mehmet Görmez’in kendisi inanabilir mi? Henüz yeni yeni İslam’a girmek üzere olan biri olsam ve biri bana bunları söylese bir daha asla bu söylenenleri içerdiği iddia edilen kitabın yanına yaklaşmazdım.

Sevgili hocam Kur’an’da köleleştirme diye bir uygulamanın asla kabul edilmediğini, bu sebeple savaş esirliği hukununun muhteşem bir biçimde düzenlendiğini, savaş esirlerinin de fidye karşılığında veya karşılıksız olarak serbest bırakılması gerektiğini hiç duymadınız mı? Belki idarenize bağlı camilerde bir tek kelimesini bile anlamadan yapılan makamlı ayet seslendirmelerine “Kur’an ziyafeti” dendiği için şu ayetleri siz de “görmemiş” olabilirsiniz:

“Ayetleri görmezlikten gelenlerle (kafirlerle) savaşta karşılaşınca boyun köklerini vurun. Onları etkisiz hale getirince sıkı güvenlik çemberine alın. Sonra karşılıksız ya da fidye alarak serbest bırakın ki savaşın ağırlığı kalmasın. Allah’ın tercihi farklı olsaydı onların hakkından kendisi gelirdi. Böyle olması, birinizi diğerinizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin yaptıklarını karşılıksız bırakmaz.” (Muhammed Suresi 47/4)

Bu durumdaki bir İslam aleminden ilerleme ve gelişme beklemek ve bunun için daha Ramazan’ın 27. Gecesini bile doğru tesbit edemeyen bir toplumun gelişmesi için sabah akşam dua etmek hiç bir işe yaramayacaktır. Zira yüce Allah’ın kanunu gereği,

“Bir topluluk kendi özünü değiştirmezse Allah ona verdiği nimeti değiştirmez; Allah, dinler ve bilir.” (Enfal Suresi 8/53)

Erdem Uygan’ın kaleme aldığı bu yazı, 3.7.2016 tarihinde Fıtrat Haber sitesinde yayımlanmıştır.

Henüz okumamış olanlar için Diyanet İşleri Başkanı ile yapılan röportaj şuradan okunabilir:

http://www.haberturk.com/yasam/haber/1262166-diyanet-isleri-baskani-prof-mehmet-gormez-haberturke-konustu