Hayatın Kaynağı Toprak mıdır?

Anlam dünyamızı şekillendiren, hayata ferasetle baktıran, acı yaşanmışlıkların sonucu olan tecrübeleri bize ileten söylemler vardır. İnsan, yaratılışın ilk anından şu ana kadar aynıdır. Ve hayatı her zaman kendisi tecrübe etmek istemektedir.

Hayat büyük yanlışlıklar yapılmaması gerekecek kadar kısadır. Bizim üzülmememizi isteyen, verdiği metotlarla bizi terbiye eden Rabbimiz vardır. Bir de hayatın acı tecrübelerini yaşamış, kendinden sonra gelenler de yaşamasın diye hakkı ve sabrı tavsiye babında geçmişten gelen söylemler vardır.

Birincisi indirilen vahyin içindeki ayetler iken, ikinci söylemimiz de Kevni ayetlerdir. Anlaşılmak ve yaşanmak için inen vahyin ana teması, Allah’tan başka ilah olmadığının bilinmesi ve bütün yarattıklarının hizmetine sunduğu insanın huzurlu olmasıdır.

Rabbimiz; kadın ve erkeğin beraber kurdukları yuvaları sükûn ve dinlenme yeri kıldığını Nahl suresinin 80. Ayetinde belirtmiştir. Gönüllere, gözlere ve kulaklara hitabın olması, kavramayanların, bir ilerisini görmeyenlerin ve dinlemeyerek ibret almayanların hayvanlardan aşağı olarak nitelenmesi de Araf Suresi 179. ayetinin konusudur.

Bu iki ayetin ortak özelliği, Enam çeşitlerinden bahsedilmesidir. Nahl suresinde fıtratı doğrultusunda yaşayan hayvandan bahsedilirken, görerek bir sonrasını düşünmesi ve tedbir alarak az hata yapılması istenmektedir. Aksi takdirde hayvandan da aşağı olunacağı Araf suresinde zikredilmektedir.

Verilen bütün örnekler yaşanmış tecrübelerden ya da yaratılan ayetlerin insan hayatındaki değerleri üzerindendir. Kadınların tarla misali olarak Bakara suresinde sunulması da bu hakikatin bir parçası olmalıdır.

Toprağın ortak özelliği; kuşatıcı olması, çürümüş olan çöpleri, insan bedenlerini ve zehirli olan bütün atıkları içine alması ve temizlemesi, içinde barındırdığı minerallerle birçok sebze ve meyvelerin, bitkilerin oluşmasıdır. Hatta hayat için büyük önem taşıyan petrol ve madenleri de derinlerde barındırmaktadır.

Görünen o ki hayatın kaynağı topraktır.

Toprak olarak anlatılan kadın; hem anne, hem kardeş, hem eştir. Kadını mutlu olmamış toplum da aile de bozulmaya mahkûmdur. Kadının eğitilmediği toplum cahil bir toplumdur. Cehalet karanlık demektir. Karanlık her zaman şerdir. Bütün kötülükler karanlıklarda daha fazla olacaktır.

Anne, ailenin temelini oluşturur. Temeli sağlam atılmamış her ev yıkılmakla karşı karşıyadır. Doğru eş ile yapılan izdivaç, işin ve aşın da doğru olması sonucunu doğurur. Eş seçiminde tutkularının esiri olan, ne istediğini bilmeyen, henüz kişiliği oluşmadan erken evlilik yapan, rüştünü ispat etmeden kurulan evlilikler de yıkılmaya hazırdır.

Toprak betimlemesi ile anlatılan annenin sağlıklı olması, davranışlarının, söylemlerinin, düşüncelerinin özgür ve güzel olması ailenin mutluluğu ile eş değerdir. Çocukların eğitimi, evin düzeni, ekonomisi, temizliği, beslenmesi, ihtiyaçların belirlenmesi genellikle annenin üzerine aldığı görevlerdir.

Bu görevlerin üstlenilmesi ancak rüştünü ispat etmiş bir anne adayına gösterilecek sevgi, saygı, güven ve fedakârlıkla oluşacaktır.

Bakımı yapılmayan tarlada ürün olmayacağı herkesin bilgisi dahilindedir. Ön hazırlığın yapılmadığı her beraberlik de hüsranla son bulacaktır.

Allah’tan çekinmeyenler, haşyet ile korku içinde olmayanlar, huzura çıkacağının hesabını yapmayanlar emanet olarak sunulan nimetleri çok kolay harcayabilmektedir.

İnanıp güvenerek doğru işler yapanların müjdelendiği de bir gerçektir.

İçine giren her şeyi kendi içeriğine göre geri vermesi, buğday ekildi ise buğday, arpa ekildiyse arpa verdiği bir diğer gerçektir. Yaşayan her canlı yaratılışına uygun yaşar. Toprağın fıtratında da bakımı tam yapıldıkça ekilen ya da dikilen mahsulün aynısı olacağıdır.

Toprağın petrol ve madenler gibi zenginlikleri derinlerde iken, besin ihtiyaçları ise yüzeye yakın yerdedir. Sabırla derinlere inenler nasıl ki maden kaynaklarına da ulaşıp zengin oluyorlarsa, kadının derinliğine inenler de gerçek zenginliği ve huzuru yakalayabileceklerdir.

Bu değeri elde eden her kadın, içinde barındırdığı bütün madenleri cömertçe eşine ve sevdiklerine sunacak, vahyin överek bahsettiği Asiye rolüne girecek ve her ne pahasına olursa olsun yuvasını ve dostlukları yıkmayacaktır…

Asiye Türkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 25.7.2017 tarihinde yayımlanmıştır.