Ölmüş Adamı Tekmelemek

Müslümanlık, içindeki kin ve nefreti son damlasına kadar kusup, nefsini tatmin ettikten sonra bir mücahit edasıyla göğsünü germek demek değildir. Size edepsizce saldıran, elinden gelse her kötülüğü yapacak bir düşmanınıza bile güzellikle karşılık vermeyi öğütleyen Kur’an’ın talebesi olan Müslümanlar böyle yapmazlar.

Düşmanlarınız olabilir. Sizden nefret ediyor olabilirler. Size türlü hakaretler edebilirler. Ancak bir Müslüman olarak sizi onlardan farklı kılan bir şey olmalıdır. Bu da hakikate sahip olmak, sabır ve merhamet ile karşılık vermektir. Eğer bu erdemi yakalarsanız, size karşı ölümüne nefret besleyen bir düşmanın dahi sizin sabır ve ahlakınızdan etkilenip, yanlışından döndüğüne şahit olabilirsiniz.

“İyilikle kötülük bir olmaz; sen kötülüğü iyilikle karşıla. O zaman aranda düşmanlık olan kişinin can dostun olduğunu görürsün.” Fussilet 41/34

Kaldı ki bir ölünün arkasından kin kusmak, hakaretler yağdırmak…

Evet, geçtiğimiz günlerde Levent Kırca hayata gözlerini yumdu. Şimdi herkes gibi günahıyla, sevabıyla Allah’ın huzuruna çıkacağı günü bekliyor.

Ancak bir de ne görelim…

Müslümanların o mücahit (?) ruhları bir anda kabardı.

Çok severiz klavye başı mücahitliği…

Ağzına geleni söylemeyi, nefret kusmayı büyük bir iş olarak görürüz.

Nitekim öyle oldu.

Müslümanların sosyal medyada Levent Kırca için demediği şey kalmadı. Ölmüş adamın, ölüsünü tekmeledik adeta. Duyarlı Müslüman, Allah yolunda savaşan Müslüman edasıyla yaptık bunu.

Bu durum, Kur’an’dan ve Rasul’ün örnekliğinden ne kadar nasibimiz olduğunu bir kez daha gösterdi.

Nebi a.s’ın yaşadığı müddetçe tek derdi insan kazanmaktı. Bir savaşa gittiğinde bile ona kılıç sallayan düşmanın kalbini kazanmanın yollarını arıyordu.

Benî Müstalik savaşı bunun en güzel örneğidir.

Savaştan sonra Allah Rasulü’nün üstün ahlakı, cömertliği ve merhameti karşısında az önce ona kılıç sallayan Benî Müstalik kabilesi Müslüman olmuştu.

Peki ya Allah Rasulü’nün en büyük düşmanlarından Ubeyy bin Selul öldüğünde Nebi a.s ne yapmıştı?

Onun cenazesine gitti. Onun için dua edip, cenaze namazını kıldı. Gömleğini çıkartıp onun cesedine sardı.

Sahabelerin bir çoğu şaşkınlık içerisinde kalmıştı.

Çünkü bu adam sağlığındayken Allah Rasulü’ne etmediği ihanet ve hakaret kalmamıştı.

Yine de Allah Rasulü onun arkasından, kötü bir söz söylemek bir yana dursun, kendi arkadaşlarından birisini kaybetmiş gibi davrandı. Sahabesi ona, neden gömleğini bu adama verdin, diye sitem ettiğinde “bu gömleğin ona bir faydası olmaz ama bize faydası olur” demişti.

Gerçekten Allah Rasulü’nün bu yüce gönüllülüğü karşısında Ubeyy bin Selul’un taraftarlarından üç yüz kadar insan Müslüman oldu.

Levent Kırca ölmüş olabilir ama sevenleri hala hayatta. Müslümanların davranışlarını görüyorlar. “İslam buysa” diye geçiriyorlar içlerinden.

Yaptığımız bu işte.

Dostlarımızı ötekileştirmek, düşmanımızı daha da düşman etmek.

Aklımızla değil, hormonlarımızla hareket etmeyi bırakmadığımız sürece bizden adam olmaz.

“Sen hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır. Onlarla en güzel şekilde tartış. Senin Rabbin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir.” Nahl 16/125

Vedat Yılmaz’ın kaleme aldığı bu yazı, 15.10.2015 tarihinde Fıtrat Haber sitesinde yayımlanmıştır.