ŞİMDİ ONUN ZAMANI MI!?

Zaman zaman bazı paylaşımlarımdan dolayı “şimdi onun zamanı mı” tepkisini iyi niyetli, bazen iğneleyici olarak alıyorum. Şöyle ki;

– Sabah-yatsı namazları vaktinde kıldırılmıyor, vakit dışında kıldırılıyor.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.- Ramazan’da imsak vakti ve sabah namazı, fecr’i-sadık’ın başında başlatılacağı yere fecr’i-kazib’in başında başlatılıyor, bu yapılan yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Nebimiz, kendisine isnat edilen rivayetlerle dinin kurucu ortağına dönüştürülüyor, bu yapılan yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– İmanın şartı olarak bilinenlerin içine “kader-kaza” da sokuşturularak Allah şerrin kaynağına dönüştürülüyor, bu yapılan yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– İcad edilen İcma-kıyas kavramlarıyla, mezhep imamları dediklerimiz başta olmak üzere insanlar (alim dediklerimiz insanlar) dinin kurucu unsuruna dönüştürülüyor, bu yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Din adına Kur’an’ın din olarak yetersizliği iddia ediliyor, bu yapılan yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Allah kimseye ibadet etmeyesiniz diye Kur’an’ı kendisinin açıkladığını, detaylandırdığını söylerken (Hud 1-2), din öğretimi adına Kur’an’a rağmen bunu nebimiz alimler yapmış diye öğretilerek yoldan (sırat’ı-müstekımden) sapılıyor mu, sapılmıyor mu. Bunu sormayalım mı?

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

-İsa inecek, mehdi gelecek, müceddik gelecek. Bu da bizim şıh-lider, bu gibi şeyler İslam’da yok.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Bizim adama yazdırıldı, Kur’an’ın alındığı yerden alındı gibi şeyler uyduruk ve Kur’an’dan sapma.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Bizim adamı (cemaatin lider gördüğü kişiyi) Allah (haşa) özene bezene dini yenilemek, tecdit etmek için göndermiş, demek sapmadır.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Bazı ayetlere yanlış mana verilerek ve de çarptırılarak mana verilip (özellikle Nahl 44, 64, rasüle itaatla ilgili ayetler) , bağlamından koparılıp kendi zanlarına alet ediliyor, bu yapılan yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Allah’ın dinine, nebimize atfedilen bazı rivayetler üzerinden hüküm koyuculuk atfediliyor, bu yapılan yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Çok cemaatin lider gördüğü, mübarek dediği kişi Kur’an’a göre müşrik, tevbe etmeleri gerekir.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Nebi-rasül, risalet-nübüvvet kavramları karıştırılarak “peygamber” manası verilerek aralarındaki fark kaldırılmış, rasüle itaatla ilgili ayetler “peygambere itaata” dönüştürülerek, birçok şey sünnet adı altında dinin vazgeçilmezleri arasına sokulmuş, bu yapılan yanlış.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Nebimiz ilk vahye muhatap oluncaya kadar nebilik beklentisi ve alametleri olmadığı halde, konuyla ilgili birçok şey uydurulmuş.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Abdestle ilgili detaylar ilgili ayetlerde yer almışken, buna birçok şeyler ilave edilmiş.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Fıkıh-Tefsir- Hadis usulü kitaplarıyla birçok konu çarptırılıp, olanlar görülmez, olmayanlar dinin vazgeçilmezine dönüşmüş.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Kur’an okumanın, anlamanın önüne birçok barikat çekilmiş.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– İbadetlerle ilgili özel hallerde kadınlara Kur’an’da olmayan yasaklar getirilmiş.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Dinimizde kölelik, cariyelik taa baştan kesilip atılmışken çok sonraları dinin içine sokulmuş.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Kadınlar, nebimize isnat edilen bazı rivayetlerle bazen köpekle an (namazı bozan şeyler arasında), bazen kan-irin yalamakla (kocasına karşı saygı gereğiymiş) derecelerinin yükseleceğini, bu çirkin iftiraları İslam’a maal et.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

-Çocukları (erkek-kız) “sünnet ettirmek” dinin emri değildir de.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Kafirlik, fasıklık, zalimlik, müşriklik sıfatları her tarafı sarmış, Kur’an’la kendimizi düzeltmemiz lazımdır.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Din/İslam öğretiminde büyük yanlışlıklar var. Bu yapı fetö, daeş, mezhepçilik, tarikatçılık gibi yapıların mümbit toprağıdır.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Kur’an ortada. Din adına bir sürü yanlışlık var. Kur’an’la bunlar gözden geçirilerek düzeltilmesi lazımdır.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Eski alimlerde (bizden önceki) bizim gibi insanlar. Yanlış yapmış, yanlış anlamış olabilirler.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

-Dinde/İslam’da delil Allah, O’nun kitabı ve nebi/rasülün uygulamalarıdır, başka delil aranmaz (Kehf 54, Rum 58).

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

-Dini anlamda Kur’an tek yeterli bir kaynak ve kitaptır (Ankebut 51). Bunun dışında iddialarda bulunmak ya cahilce bir söylem, eğer bilerek söylüyorsa tevbe edilmesi gereken bir durumdur (şirk, Yusuf 106, Enam 106).

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– İmanın şartı 6, İslam’ın şartı 5 değil, Kur’an’da ne kadar şey varsa onlara inanmak imanın, kaçınacaklardan kaçınmak, yapmamız gerekenlere yönelmek İslam’ın şartıdır.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Müslüman dünyanın içinde bulunduğu perişanlığın ve dağılmışlığın sebebi Kur’an’ı dikkate almamalarıdır.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Evlenmede-boşanmada, ticarette, sosyal ilişkilerde çoğu kez Kur’an’ın ölçüleri hesaba katılmıyor.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

– Mezhepçilik, tarikatçılık, cemaatçilik Kur’an’ın önüne geçmiştir.

– Şimdi söyleme, onun zamanı mı.

Şimdi söyleme, şimdi söyleme, şimdi söyleme

Bak kardeşim!

Benim bu konuda görüşüm şu;

Allah dinini son nebisinin şahsında tamamlamış mı, tamamlamış.

Son nebisi de ölmüş mü, ölmüş.

Son nebisi de öldüğüne göre bu dine ilave yapacak, veya çıkaracak insanlara bir yetki bırakılmış mı, bırakılmamış.

Bu dine inanıp inanmamada (Kehf 29) insanlar serbest bırakılmış mı, bırakılmış.

Kimse kimseye bekçi kılınmış mı (Enam 107, Nisa 80) kılınmamış.

Din adına bir sınıf (ruhban), bir kurum ilahi irade tarafından bırakılmış mı, bırakılmamış (Ahzap 39).

……

O zaman dinde yani Kur’an’da olan şeylerin söylenmesi çoktan gelmiş. Olmayan şeylere karşı insanları uyarmak çoktan var.

O zaman benim için Kur’an bir bütündür.

Bir delile dayalı olarak, olanları hatırlatmak, Kur’an’da olmayanlara karşı insanları uyarmak tebliğ görevinin bir gereğidir diye düşünüyorum.

Şahsen benim konuya bakışım budur.

Savaş Ören

Niğde Kur’an Evi Derneği Başkanı