Yarası Olan Gocunsun

Şu atasözleri büyük zenginlik inanın

Hemen her durumda imdadınıza yetişiyorlar

Cumhurbaşkanımızın Uluslararası Medeniyetler Şurası açılışında yaptığı konuşmayı dinlerken ben de bu atasözünü düşünüyordum

Konuşmanın peygamberimizin sünneti ile ilgili kısmını da dinledim sonrasını da

Bazı sosyal medya yorumcularının yaptığı gibi sadece bir resim altı yazısıyla servis edilen sünnetle ilgili kısmı okuyup fikir sahibi olmadım

Zaten eli kalem tutan kişilerin nasıl olup da böyle bir konuda parçacı yaklaşabildiklerini aklım da kesmiyor ya neyse

Konuşmanın bütününü göz önünde bulundurursanız Cumhurbaşkanının akıla, akılcılığa ne kadar önem verdiğini rahatlıkla anlarsınız

Üstelik medeniyetimizin yeniden yapılandırılması için rayından biraz olsun çıkmış olan her alana vurgu yapmaya çalıştığını

Buna kendi icraatlarının bile dahil olduğunu görürsünüz

Durum böyleyken, Cumhurbaşkanı  bazı türedi hocaların sünneti tahrif etmesinden söz etti diye, al görmüş boğa gibi hırçınlaşmak niye

İnsanın aklına yoksa o türedi hocalar siz misiniz diye geliyor

Bırakın da sünneti tahrif edenler düşünsün

Daha açık söyleyeyim

Deve sidiği için diyebilenler, yanmaz kefen pazarlayanlar, ipe tutunup tövbe verdirenler düşünsün

Öbür ucu da unutmayın ama

Namaz yok, başörtüsü yok, hacc turistik gezi diyenler de düşünsün

Peygamber sözcüğü Kuran-ı Kerim’deki   “Nebi” ve “Resul” kavramlarını tam olarak karşılamıyor dediğimizde bize “Olur mu öyle şey” diyenler düşünsün

Eğer Cumhurbaşkanının sünnetten kastı Nebi’mizin yaşadığı çağın gelenek görenekleri ise yani

Cübbe-şalvar giymek, elle yemek yemek, 0 çağın tıbbi imkanlarını kullanmaksa başta cumhurbaşkanımızın kendisi bu sünnetleri tartışmaya açıyor demek değil mi

Yok eğer Nebi’mizin sünneti Kuran’da yazanlara uymak ise bunları tartışmaya açanlar türedi hocalar değil de nedirler

Konuya balık gibi atlayan bazı sazanlar müstesna olmak üzere bu olayda cumhurbaşkanımıza karşı tavır alanların bu tavırlarının sebebi başka olmasın

Olmaz mı olur

Burası Türkiye

Özlem Ata’nın kaleme aldığı bu yazı, 24.10.2017 tarihinde Fıtrat Haber sitesinde yayımlanmıştır.