HORMONAL İLİŞKİLER VE SEVGİ

Allah Teala insanı alak’tan yaratmıştır (Alak 96/2). “Alak” kavramının kök anlamı, bir şeyin üstteki şeyle ilişkilendirilmesidir. Döllendikten sonra rahim cidarına yapışan yumurta, arzu, düşmanlık, ilgi ve alaka gibi birçok anlamda da kullanılır.[1] Alak kavramının anlamlarından biri olan ve içinde sevgi, ilgi, alakayla ve düşmanlık duygularıyla yakından ilgili olan ve güvenli ve güvensiz bağlanmada oksitosin hormonunun önemi büyüktür. İnsan, fizyolojik, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir varlıktır. Bu sebeplerden dolayı birinde yaşanılan bir aksaklık tüm bedeni etkilemektedir. Oksitosin, primer olarak beyinde nöromodülatör görevi olan bir memeli hormonudur. Beyinde hipotalamusta sentez edilir ve arka hipofizden salınır. Aynı zamanda yapılan son araştırmalarda kalpte de üretildiği ve salgılandığı bilinmektedir.[2] Hem beyinde hem kalpte üretilen bu hormon sevgi ve şefkat ile yakından alakalıdır.

Oksitosin anne ve bebek arasındaki duygusal bağı etkilediği gibi çiftler arasındaki sevgi ve sadakatte de önemli bir role sahiptir. 2013’te Oxford Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü bir çalışmada, oksitosinin ilişkilerde güven, empati, pozitif ilişki anıları ve sadakat üzerinde olumlu etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Oksitosin aynı zamanda endorfin, dopamin ve serotonin gibi diğer mutluluk hormonlarıyla birlikte çalışır. Bu yazımda özellikle oksitosin hormonu üzerinde durmak istiyorum. Oksitosin, kadın ve erkek arasındaki güveni ve bağlılığı artırırken,  stresi dengeleme gibi psikolojik, biyolojik ve sosyal bağlamda da farklı etkilere sebep olmaktadır.

Rum 21. Ayette Rabbimiz şöyle buyurur: “Yanlarında rahatlayasınız huzur bulasınız diye size, kendi türünüzden eşler yaratması da Allah’ın ayetlerindendir. Aranıza sevgi ve merhamet de koymuştur. Bunda, düşünen bir topluluk için ayetler vardır.” Rahatlama, huzur bulma, sevgi ve şefkat duygusunun oluşmasında oksitosin hormonunun önemli olduğunun bilinmesi Rabbimizin birçok ayetini anlamamızda katkı sağlamaktadır. Çünkü sağlıklı bir karı koca ilişkisi için oksitosin hormonunun miktarı çok önemlidir.  Bu hormon sayesinde kişi karşısındaki kişiye ilgi duyar, empati yeteneğini geliştirir ve güvenli bağlanır.

Oksitosinin önemli yönlerinden birisi de kaygı düzeyini azaltmasıdır. İnsanı sakinleştiren bu hormon cinsiyet farkı gözetmeksizin stres ve endişe durumunu azaltır. Oksitosin aynı zamanda depresyon ihtimalini de azaltır. Kısaca yüksek oksitoksin miktarı kişiyi mutlu bir insan yapar.

Ayrıca Oksitosin hormonu cinsel uyarılmayı sağlayan bir hormondur. Bu hormona bağlanma/sarılma hormonu da denmektedir.

Çiftler birbirlerine dokunduklarında oksitosin salgılanmaktadır. Tıpkı Rum 21. Ayette geçtiği gibi, Alak 2. Ayetle de yakından alakalı olarak hamilelik sırasında anne- bebek ilişkisi için de geçerlidir. Bir annenin hamilelik sırasındaki oksitosin düzeyi gelecekte çocuğuyla kuracağı ilişki ile yakından alakalıdır. Gebeliğin ilk üç ayında oksitosin hormonu yüksek olan anne adaylarının, doğumdan sonra bebekleriyle güvenli bağ oluşturdukları yapılan araştırmalar sonucu gözlenmiştir. Doğum sırasında kasılmalardan sorumlu olan bu hormon, doğum sonrası sütün oluşmasında da önemli bir rol oynar.  Oksitosin bebek sağlığını olumlu yönde etkilediği gibi anne ve bebek arasındaki bağı da güçlendirmektedir.

Bu hormonun hayatımızdaki rolü büyüktür. Anne doğum sırasında öldüyse, diğer bakım verenlerde de bu hormon salgılanmaya başlar. Sütanne bebeğe sevgi ve şefkatle yaklaştığında beyninde bu hormon salgılandığı için, bebeğe süt yoluyla da bu hormon geçmektedir.

Düşük oksitosin düzeyleri hamile ya da yeni anne olmuş kadınlar için üzücü ve yıkıcı olabiliyor. Oksitosin eksikliği hamile kadınlarda doğum sonrası kanama problemlerine neden olabilirken emziren annelerde süt üretimi sorunlarına sebebiyet açabiliyor.  Doğal olarak oksitosin üretemeyen kişiler, anksiyete ve depresyon dâhil olmak üzere ruhsal rahatsızlıklara daha yatkın olabiliyorlar. Ayrıca düşük Oksitosin seviyeleri sosyal etkileşimi zorlaştırabilecek olan empati eksikliğine de sebebiyet verebilmektedir.

Cenab-ı Hak Alak Suresi 2. Ayette öyle bir kavram kullanmıştır ki Rum Suresi 21. ayeti ve insan ilişkilerinin duygu boyutunu anlatan birçok ayeti anlamamıza sebebiyet vermektedir.

Alak’ın çift kutuplu kavramsal yapısı tıpkı hem beyinde hem kalpte salgılanan oksitosin hormonunun çift kutuplu duygu durumlarına sebebiyet vermesi bizi düşündürmelidir. Bu hormonun azlığı veya çokluğu duygu durumlarımızı yakından etkilemektedir.

Kendini güvende hisseden bebekte de bu hormon salgılanmaktadır. Özellikle kendisini seven ve sarılan bakım veren olduğunda da (sütanne veya bakıcı, babaanne, anneanne, dede gibi) bu hormon salgılanmaktadır. Çocuk Gelişimi Araştırma Derneği tarafından yayınlanan 2012 tarihli bir araştırmada, oksitosinin koruyucu anneler ve evlat edinen ebeveynlerde de benzer bir etkiye sahip olduğu gözlenmiştir. Resulullah’ın bebeklik ve çocukluk yıllarında annesi, sütannesi, dedesi, amcası, amcasının eşi kendisini çok sevmişlerdir. Ya da Hz. Musa’yı himayesine alan Firavun’un eşinde de bu hormonun salgılandığını söyleyebiliriz. Hz. Musa’yı zaten annesi emzirmiştir.[3]

Bebeklik çağında sevgisiz yetişen bebeklerde uzun süreli oksitosin eksikliği gözlenmektedir. 1945’te Amerika’daki bir yetimhanede 8 bebeğe bir hemşire verilmiş. Çocukların beslenme ve temizlik problemleri olmadığı halde bebeklerin %37’si 2 yaşına gelmeden öldükleri gözlemlenmiştir. Araştırmacılar bu soruna cevap aramış. Sonunda bebeklerin yaşamak için ihtiyaç duydukları ama sahip olamadıkları şeyi bulmuşlar. Empatiye dayalı iletişim yoksunluğu duygusal olarak ihmal edilmelerine sebebiyet verdiği için bebekler sağlıklı bağ kuramadıkları için bunun sebebini düşük oksitosin düzeyi ile ilişkilendirmişlerdir. Bebekler doğar doğmaz konuşamazlar fakat en iyi öğrendikleri dil vücut dilidir. Tüm bebekler annelerinin veya bakım verenlerin vücut dilini, yüzlerindeki jest ve mimikleri okumayı öğrenirler. Bebekler empati kurmayı bebeklik çağlarında öğrenirler. Bu geliştirilmezse bastırılmış duygular onları zamanla empati yoksunu yapmaya başlar. Yapılan araştırmalarda da duygusal olarak ihmal edilen ya da fiziksel ve duygusal olarak tacize uğrayanların beyin sıvısındaki oksitosin miktarının azaldığı bulunmuştur.

Müslüman olarak bilmemiz gereken en önemli şey inanç kanalının evlenecek çiftler için önemli olduğudur. İnanç bağı tüm ilişkileri yakından ilgilendirmektedir ve etkilemektedir. Bu yüzden neye, nasıl, niçin, kime inandığımız çok önemlidir. İlk önce Yaratanla kurduğumuz bağ sağlamsa, eşimizi seçerken, Yaratanın belirlediği ölçülere göre eşimizi arar ve ruh eşimizi ona göre seçersek hayatımız kolaylaşır. Güvenli veya güvensiz bağlanma kişinin önce Yaratanıyla sonra yakın çevresiyle kurduğu ilişkilerle yakından ilgilidir. Güvenli, sevgi ve şefkatle ile bağlandığımızda oksitosin düzeyimiz artar.

Kısaca Cenab-ı Allah’a güven, sevgi ve haşyet ile bağlandığımızda bu durum diğer tüm ilişkilerimize yansımaktadır. Kime nasıl, niçin, neden bağlandığımızın farkına varmak dileğiyle, unutmayalım sınav dünyasındayız. Problemsiz aile yoktur, problemlerini çözmesini bilmeyen aileler vardır.

Mürüvvet Çalışkan

_______________________________________________________________________________

[1] Bkz. Arapça sözlük Mekayis “alak”maddesi

[2] McCraty Rollin ,“Science of the Heart”, HearthMath Institute, 2016

[3] Bkz. Kasas 28/7-8-9-10-11-12-13