KÜRESEL OYUNLAR VE IŞİD

– Hocam, 2000’e girerken herkesin ağzında şöyle bir söylem vardı. “Milenyum1 çağına giriyoruz.” Gazeteler, televizyonlar, radyolar hep bu sloganı haykırıyordu. Sadece bir sene sonra ikiz kule saldırıları ile Milenyum’un nasıl bir çağ olacağına dair ipuçları vermişlerdi. Ardından milyonlarca masum sivilin katledildiği Irak savaşı patlak verdi. Devamında sinema ve medya kanalları ile İslâmofobia giderek yayıldı. Sonunda Arap baharı ve IŞİD’in yükselişine giden süreci izledik. Tüm bu süreç bizim için ne ifade etmeli?

Son söylediğinizden başlayalım, sonra işin tarihî arka planına dönelim isterseniz. Taliban dediler, Afganistan’ı tarumar ettiler. El-Kaide dediler, Irak’ı tarumar ettiler. Bugün IŞİD denilen İslâm kisveli ki IŞİD’in İslâm’la hiçbir alakası yoktur- bir terör örgütü üzerinden doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti hedef alınıyor. IŞİD’le bir taşla bir kaç kuş vurulmak isteniyor. Bunlardan biri Türkiye Cumhuriyetini bölüp parçalamak ve istikrarsızlaştırmaktır.

45Bu süreçte de iki ana gaye var; birincisi, İsrail’in bekası meselesi. İkincisi, Fırat ve Dicle’nin suları meselesi. Bazı meslektaşlarım da çıkıp, “İsrail, IŞİD vasıtasıyla bölgedeki petrollere el koymak istiyor” diyor. Tabi bu akademisyen arkadaşımızın yorumu çok gülünç. İsrail’in yıllık petrol ihtiyacını sadece Rothschild ailesi tek kalemde öder, hiç sorun değil. Dolayısıyla problem petrol değil, petrol ancak tali unsurlardan birisi sayılabilir. Asıl problem Müslüman Türk devletinin bölünüp parçalanması, istikrarsızlaştırılması, İsrail’in bekası ve Fırat’la Dicle’nin suları meselesidir.

Ramazan Kurtoğlu – Tolga Demirtaş, Vedat Yılmaz

Yayımlandığı Yer: Kitap ve Hikmet Dergisi, sayı. 8, Ocak-Mart 2015, s. 44-50.

Röportajı görüntülemek için linke tıklayın: ramazan-kurtoglu-kuresel-oyunlar-ve-ısıd-roportaj-kh-8-sayi