Enerji de Yaratılmıştır

Nebi-Elçiler yaratılan enerjiye, enerji alanlarına hiç bir zaman sığınmadılar. Onları yaratana sığındılar.

Yazılı ve görsel medyada, Kuantum alanlarının metafizik yorumları pazarlanmakta ve çok rağbet görmektedir. Oysa Kuantum fiziğinin-metafizik yorumu sayesinde gelişen, kişisel gelişim kitaplarına yönelim, bizim hayatı ve olan olayları anlamlandırma çabamızdan kaynaklanmaktadır.

Var olan her şeyi enerji ve frekans alanlarıyla tanımlamaya başladık. Frekans alanlarıyla çevrili bir dünya!

Sıkıntılarımızdan kurtulmak için frekans alanlarına yüklediğimiz manalar sayesinde, kendi kendimizi hipnoz etme çabamız bir yere kadar belki geçerliliğini koruyacaktır. Fakat ölümün var olduğu bir dünyada neden buradayız? sorularına objektif bir cevabı Yaradan’ın Kitabından bulamazsak sınavın anlamını asla anlayamayız!

Neden Nebi-Elçiler, en ağır sınavları verdiler. Hiç düşündük mü? Kıskanılan ve kardeşleri tarafından ihanete uğrayan, kuyuya atılan, iftiraya uğrayan, hapse atılan bir elçi Yusuf (as.) Allah’a sığınarak, tüm güçlüklere göğüs gerdi…  Enerji alanlarına sığınmadı!

Yaratılan her şey gibi enerji alanları da yaratılmıştır. Tek bir enerji kanalından bahsettiğimizi hatırlatırım.

Enerji katmanlarını biz tanımladık: Negatif-Pozitif

Farklı enerji katmanlarının bulunabileceğini onları henüz gözlemleyemediğimiz için tanımlayamadığımızı hiç düşündük mü?

Namaz bizi tüm kötülüklerden korur. Auramızı güçlendir. Namaz bizim, Yaradanla dertleşmemizdir. Bizi her türlü kötülükten korur. Dualarımızı enerji kanalına değil, onları yaratan Allah’a etmeliyiz.

Kuantumla gerçekliğin, ilk ve son düzeyini artık “enerjiyle” açıklamaya çalışıyoruz. Fakat ne kadar araştırırsak araştıralım, edindiğimiz tüm verileri kullanarak gerçekliliğin ilk ve son düzeyini “enerjiyle” açıklayamayız, algılayamayız. İnsanoğlu sınırlandıramadığı bir şeyi tanımlandıramaz.

Kuantum teorisine göre: Atom altına indikçe sadece Enerji ağlarıyla karşı karşıya kalırız. Bu alanda, zaman, mekân, varlık yokluk anlamını yitirir, izafileşir ve bakana göre değişir. Artık objeler yoktur sadece ilişkiler vardır yani Frekans!

Elektrik ağlarıyla çevrili bir evrenle karşı karşıya kalırız. Kuantum teorisine göre, nesneler aynı anda birkaç yerde bulunabilirler. Yani bu teori ile bize, teknik olarak nesnelerin aynı anda sonsuz yerde bulunabileceği söylenmektedir.

(Oysa atom altında bir parçacığı gözlemlemediğimizde ki yapısından, durumundan, konumundan, hızından hiç haberimiz yoktur. Parçacık halinde gözlemlemeye katlığımızda yaptığı Kuantum sıçramasından da nereye gittiğine dair hiçbir fikrimiz yoktur!)

Bilimde kesin doğrular yoktur. Bilimsel gelişim böyle olmaktadır. Yasaların her yerde, her zaman ve her tür örnek için geçerli olduğu varsayılır. Deneysel temel böylesine geniş bir alanı desteklemeye yetecek kadar sağlam değildir. Nasıl olur da deneylerimizin geçmiş ya da gelecek zamanlarda ve çok uzak yerlerde farklı çıkıp çıkmayacağından emin olabiliriz?

Ayrıca deneylerimiz farklı çıksalardı, onlara dayanan doğa yasaları öyle olacak mıydı?

Yasaların yanı sıra kuramlarda deneyi aşarlar. Bir kuramı açıklarken bilim adamları, gözlenebilir etkiler üreten gizli süreçlerden söz edeler. Bir mıknatısın çevresinde oluşan demir talaşının şekli görülebilir ama kuramın, talaşın bu karakteristik davranışına dair gösterdiği neden, yani manyetik alan, gözle görülmez.

Işığın etkileri ile ilgili bilgimiz artarak üst üste yığılarak gelişmiş olsa da bu etkilerin nasıl üretildiği konusunda kuramcıların görüşlerinde kökten değişimler olmaktadır. Önce parçacık akımları yeğleniyordu sonra yayılan dalgalar.

Şimdi de bu klasik kuramların bir bileşimi var. İnsan yapısı maddi sistemlerin gözlemlenebilir özellikleri üzerine yapılan deneyler, nasıl olur da insan tarafından asla gözlemlenemeyecek olan nesnelerin ve süreçlerin davranışlarını yönlendiren yasalara temel sağlayabilir?

Yasalar kendi başlarına deney yoluyla sınanabilir sonuçlara sahip değildir. Bilimde Tanrı, Melek, Vahiy, Nebi-Elçi, Ahiret ve daha birçok kavramın yeri yoktur.

Selam ve dua ile…

Mürüvvet Çalışkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 27.9.2017 tarihinde yayımlanmıştır.