DETERMİNİST EVREN

Kulağa hoş gelen, toplumun belleğine yerleşmiş, klişeleşmiş sözler vardır. Çoğu zaman bu sözlerin nelere sebebiyet vereceği nasıl bir algı meydana getirdiği konusu üzerinde pek kafa yormayız. Bir sözün toplum tarafından kabul görmesi sözün eleştirilemez olmasına sebebiyet vermemeli.

“Zerre, küllün aynasıdır”,“ Parça, bütünün bilgisini taşır” sözlerini genellediğimizde nelere sebebiyet verdiğimizi sorgulamaya davet ediyorum sizi.

Zerre, lügatte: Atom, molekül, nokta diye geçer.

Nokta, lügatte: Her taraftan kendini sona erdiren kendinden başka sınırları bulunmayan veya uzunluğu, genişliği ve derinliği olmayan şeydir.

Geometriciler çizgiyi oluşturmak için noktayı hareket ettirirler.

Determinist evren: Her şeyin baştan belirli olması demektir.

Determinist fatalizm: Tanrı her şeyi ezelde tayin etmiştir görüşü hakimdir. Konuyu modern bilimdeki Bing Bang teorisiyle açarsak “tümden gelim” metoduyla sıkıştırılmış ilk noktadan / sonsuz yoğunluk, sonsuz hacimde sıcak bir noktadan evren yaratıldı görüşü hakimdir. Bilim felsefecilerin çoğuna göre başlangıçtan itibaren her şeyin ölçüsü/kaderi bu sıkıştırılmış noktada tayin edilmiştir. Tasavvufta “zerre küllün aynasıdır” sözünü tümden gelim metoduyla açtığımız da Vahdet-i vücut perspektifinden olgu/olaylara baktığımızda “Her şey O dur ve ondandır/La mevcuda-meşhuda illa Hu” diyerek yine mutlak kaderciliği savunmuş oluruz. Ana rahminde sadi olarak var edilmişsek, yaşarken istediğimiz kadar kötülük-küfür-yapalım en sonunda tövbe eder cennete gideriz. Şaki olarak var edildi isek yaşarken istediğimiz kadar iyilik yapalım, ibadet edelim en sonunda küfre düşer cehennemi boylarız görüşü vardır. Tıpkı İblis mantığı sen beni böyle yaratmasaydın küfre düşmezdim mantığı…(bkz. Hicr/39, Araf/16)

Ataları, Ruhbanları, Bilim felsefecilerini sorgulamadan, söyledikleri tüm sözleri; hatasız ve doğru kabul etmek aslında onları Rab edinmektir. Geçmişte de günümüzde de sanırım sürekli “Vahye” dayalı kitaplar en son başvurulan kaynaklar olmuştur. Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar. (Yunus-44)

Kim hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara asla zulmetmez. (Fusillet-46)

Onlara biz zulmetmedik. Ama onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri geldiğinde, Allah’ı bırakıp da yakardıkları ilahları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. İlahları onların sadece hasar ve hüsranlarını artırdı. (Hud-101)

Bu, kendi ellerinizin üretip önden gönderdiği yüzündendir, Allah, kullara asla zulmedici değildir. (Al-i İmran -182)

“İşte bu, ellerinizin önden gönderdiği şeyler yüzündendir. Allah, kullara asla zulmetmez.” (Enfal-51)

“Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız.” (Araf-23)

Şöyle yakardılar: “Yalnız Allah’a dayandık. Rabbimiz! Bizleri, zulmedenler toplumu için bir imtihan aracı yapma!” (Yunus-85)

Ve Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Ta ki her benlik, kazancının karşılığıyla, hiç kimse zulme uğratılmaksızın, yüz yüze getirilsin. (Casiye-22)

İslam’a/Allah’a teslim olmaya çağrılıp durduğu halde, yalanlar düzerek Allah’a iftira edenden daha zalim kim vardır? Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. (Saff-7)

Hanginizin daha güzel iş  /Amel yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîz’dir O, Gafûr’dur. (Mülk-2)

Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz. (Enbiya-35)

İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar!(Ankebut-2)

Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız. (Muhammed-31)

Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele. (Bakara-155)

Yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz. Ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz. Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır. (Al-i İmran -186)

Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hâlâ ne tövbeye yelteniyorlar ne de öğüt alıyorlar. (Tevbe-126)

Biz, yeryüzündeki şeyleri ona bir süs yaptık ki, insanları, içlerinden hangisi amel yönünden daha güzeldir diye imtihan edelim. (Kehf-7)

Allah zerre kadar zulüm yapmaz. Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir ödül verir. (Nisa-40)

Şöyle yakardılar: “Yalnız Allah’a dayandık. Rabbimiz! Bizleri, zulmedenler toplumu için bir imtihan aracı yapma!” (Yunus-185)

Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin.” (Mumtahine-5)

Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. hardal tanesi kadar birşey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz! (Enbiya-47)

“Oğulcuğum, şu bir gerçek ki, yaptığın, bir hardal dânesi ağırlığında olsa, bir kayanın bağrına veya göklere, yahut yerin bağrına konsa, Allah onu yine de ortaya getirir. Çünkü Allah Latif’tir, lütfu sınırsızdır; Habîr’dir, herşeyden haberdardır.” (Lokman-16)

Erkek olsun kadın olsun, inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ‘çekirdeğin sırtındaki nokta  kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır. (Nisa-124)

Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür. (Zilzal-7)

Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür. (Zilzal-8)

Biz kişiliğimizi, yaşantımızı, varoluşumuzu, algımızı ve dünya görüşümüzü sorgularken kişilerin ne yüzde yüz doğrudur, ne de yüzde yüzü yalandır diyebileceğimiz zanları-kuramlarıyla mı şekillendireceğiz? Yoksa Rabbin kitabıyla mı?

Olasılıklar dünyası seçim-tercih bizim.

Ve o (Kur’an), kovulmuş şeytanın sözü değildir. (Tekvir-25) Böyle iken siz nereye gidiyorsunuz? (Tekvir-26)

O (Kur’an), alemler için yalnızca bir zikirdir/hatırlatmadır/öğüttür. (Tekvir-27)

Bunlar sana Allah’ın ayetleri. Hak olarak okuyoruz sana onları. Allah, alemlere zulüm istemiyor. (Al-i İmran-108)

Şunu da söyledi: “Size Allah’tan başka bir ilah mı arayayım? O sizi alemlere üstün kılmıştır.” (Araf-140)

 

Mürüvvet Çalışkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 21.9.2017 tarihinde yayımlanmıştır.