Akıl – Duygu Dengesi

“Müslüman’ım” diyen kimseler, çocuklarını elinden geldiği kadar Allah’ın dinine itaat edecek şekilde yetiştirmeye çalışır

Bunu yapmak için; Kur’an öğretir

Ahlaki ilkeleri öğütler

Farzları ezberlertir

Namaza teşvik eder

Böyle yetişen çocuklar. Hayatlarında dönem dönem yalpalasalar da genellikle inançlı yetişkinler olurlar

Kimi dinî görevlerini yerine getirmekte daha hassas olur, kimi biraz ihmalkâr

ama içindeki o tohum yapacağı iyi işler sayesinde her zaman yeşermeye müsait kalır

Nadiren kötü işlere yönelip yüreğindeki iman tohumunu kurutanlar da çıkar elbette

Anne babanın görevi o iman tohumunu çocuklarının yüreğine atabilmektir

Bunu yaparken tembellik edip de kendi yapması gereken işi; ablalara, abilere, hacılara, hocalara yükleyenlerin halini 15 Temmuz ve sonrasında açıkça gördük

Bu yüzden herkes ama herkes, kendisini cennete götürecek kadar dini bilgiye sahip olmalı ve bunu kendi çocuklarına aktarmalıdır

Öyle ‘ben bilmem, eti senin kemiği benim olsun’larla çocuk eğitimi hele hele dinî konulardaki eğitim yürümez

Böyle yapan kişileri gözlemleme fırsatımız oldu 15 Temmuz öncesi ve sonrasında

Genellikle dine çok duygu yükleyen ama kendileri dinin temel ilkelerinden çok da haberdar olmayan anne babaların çocukları, duygu yönetimini çok iyi değerlendirenlerin peşine takıldı

Sonuç ortada

Buradan çıkacak ders dinî konularda duygulardan çok akılla hareket etme gerektiğidir

Kur’an’da sık sık tekrarlanan ifadelerden biri aklı kullanmakla ilgilidir

Sadece bir tanesini buraya alıntılayacağım

Enbiya 21/10. ayet şöyledir

“Size de bir Kitap indirdik; ihtiyaç duyduğunuz bilgiler ondadır. Aklınızı kullanmaz mısınız?”

Demek ki çeşitli durumlarla karşılaştığımızda aklımızı kullanmalı ve kitabımız Kur’an’a göre hareket etmeliyiz

Bu tamamen duygusuz olalım, salt akılcılık yapalım demek değildir

Duygularımızı da kontrol ederek, dengeli bir şekilde hareket etmeyi hedefleyelim ki hem kendimiz için hem eğiteceğimiz evlatlarımız için doğru adımlar atabilelim.

Özlem ATA