Güven Verebilen Güven Duyulmaya Layıktır

Hayatı anlamlı ve değerli kılan güven verilen bir ortamda sana güvenenlerle beraber huzur içinde yaşamaktır. Güvenlerin olmadığı hiç bir ortamda tam teslimiyet olmayacaktır. Olsa da Rabbimin vahyinde bedeviler üzerinde anlattığı zoraki bir teslimiyet olacaktır. İlgili ayet Hucurat suresinin 14. Ayetinde şu şekildedir:

Çöl Arapları: “İnanıyoruz” dediler. De ki “Henüz inanıp güvenmediniz. Ama siz ‘Teslim olduk’ deyin.” Çünkü inancınız henüz kalbinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve elçisine boyun eğiyorsanız işlerinizin değeri azalmaz. Çünkü Allah bağışlar, ikramı boldur.” 

İmanın güvenle eş değer olduğu ortadadır. Güvenin olmadığında söylemler değersiz ve tam teslimiyet de asla olamayacaktır. İmanın kalpte yer etmesi de kalbin önemine vurgu yapmaktadır.

Kalpleri pranga altında olan, dünya sevgisine dalıp kaybetme korkusunda olan bütün insanların ortak özelliği etrafındakilere hatta Yüce yaratana güvenmemeleri, güven verecek hal ve hareketlerde bulunmamalarıdır.

Bütün yapılması gerekenleri yaptıktan sonra yerlerin ve göklerin tek sahibi ve yaratıcısı olan Allah’a tevekkül hali, güvenin akabinde gelen tam teslimiyet halidir.

Zoraki teslimiyetten öte güvenle gerçekleşen teslimiyet, şerri de hayrı ister gibi hareket etmeme halidir. Tıpkı keskin bir bıçağı ısrarla ve ağlayarak isteyen çocuğa, elini kesme ihtimalinin çok olmasını bile bile istemeyerek verilmesi gibidir.

“İnsan kötülüğü, iyiliği ister gibi ister. İnsan pek acelecidir.”(İsra 17/11)

Hak Teala insanı, duyduğunu anlayıp anlam verebilecek, gördüğüne iyi ve kötü olarak anlatabilecek, bir sonrasını düşünerek ve görerek dikkatli hareket ettirebilecek kabiliyetler ile donatmıştır.

Elinde kanlı bıçak ile hayvanların içine giren bir kişi, bir sonrasını düşünemeyen hayvanlar için hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Lakin akıllı olan her insan “Bu kanlı bıçakla ne yapacak? Yoksa bize mi saldıracak?” düşüncesi ile tedbir alma yoluna girdirecektir. Kendini ve sevdiklerini koruma altına aldıracaktır.

Hayatta bir çok tecrübeler, yaşanan hataların aynısı ile yapılmaması içindir. Gece ile gündüz, güzel ile çirkin, kısa ile uzun, veren el ile alan el, gururlu olanla alçak gönüllü olan, sevimli olanla sevimsiz olan hasılı iyi ile kötü asla bir değildir. Her zaman doğrular birdir. Aklın yolu da aynıdır.

Kalple tasdik edilmesi gereken iman, ancak yaratıcıya tam bir güvenle elde edilir. Güvenin olmaması, kalpte yerleşmemesine, gören gözlerin kör, duyan kulakların sağır ve kalplerin de katılaşmasına sebeptir.

Bundan dolayı Hak Teala Yasin suresinde, duymak ve görmek istemeyenlere uyarı yapılsa da yapılmasa da fark etmeyeceğini belirtmiştir. Zira iman edilmemiş yani güvenilmemiştir. Doğruları görmeye hatta işitmeye bile tahammül edilememektedir.

Nitekim Rab-ul Alemin surenin devamında şu şekilde ferman buyurur:

Sen ancak içten içe Rahman’dan çekinerek bu zikre uyanı uyarabilirsin. Onlara, bağışlanacaklarını müjdele. Yaptıklarının karşılığının ikramiyeli olarak verileceğini de.”

Bağışlanmayı isteyen herkes, öncelikle her şeyin sahibi olana kulak vermek zorundadır. Rahman’dan haşyet ile kokmak, sevdiğini ve kendisine değer vereni kaybetme korkusu içerir.

İçten teslimiyet ile teslim olarak bağlanmak, inanan insanın içindeki koru söndürecek kadar etkilidir. Cehennem ateşini söndürme kabiliyetini içinde barındıran nedamet gözyaşları ve bu doğrultuda doğru hareket yapmak insanın kendine güvenini arttırır.

Kendisi ile iletişimini koparmış, kaybetme korkularının altında ezilmiş hiçbir insan ne kendini ne de etrafındaki insanları mutlu edecektir.

Güven vermek ve güven almak, hayatın her alanında en önemli olgudur. İletişim için en önemli altın orta kural, güvendir. Güvenin zedelendiği hiçbir bağ sağlam bağ değildir. Güvenin olmadığı yerde ne sevgiden ne saygıdan ne de fedakarlıktan bahsedilir.

Güvenin olmadığı bütün ilişkiler yıkılmaya mahkumdur. Bu ilişki ister eşinizle, ister evladınızla, ister anne ve babanızla, isterse yaşadığınız toplumla olsun asla fark etmeyecek ve bitmeye mahkum olacaktır.

Güvenin olmadığı mekan bir vakitten sonra rahat bir ortam olmayacak, o ortam terk etmek istenilecek ve güvenilmeyen kişiler ya da ortamlar artık görülmek istenmeyecektir.

Hasılı Kelam; güven verebilen güven duyulmaya layıktır…

 

Asiye Türkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 27.7.2017 tarihinde yayımlanmıştır.