İYİLİK VE KÖTÜLÜK BAĞLAMINDA SUÇLULUK PSİKOLOJİSİ –II-

“İyilik ve kötülük bağlamında suçluluk psikolojisi” yazısının ikincisi olan bu yazı “iyiliği” düşündürmek için yazılmış bir yazıdır. Çünkü düşünmek “öğrenmeye” başlamanın ilk koşuludur. İyiliği düşünebilmek için iyilik hakkında düşünmek gerekir. Çoğumuza “iyilik nedir?” diye sorsak farklı cevaplar almamız kuvvetle muhtemeldir. Ya da iyilik hakkında çok kafa yormadığımız da anlaşılabilir. Kısaca soru sormaya başladığımızda düşünmeye başlamışızdır.

Düşünme, öğrenilen bir faaliyet midir? Sorusu aklınıza takılabilir. Cevabını Kur’an-ı Kerim’de arayalım. Rabbimiz bizi terbiye ederken, düşünmeyi de öğretmektedir. Şöyle ki; tedebbür, tefekkür, te’akkul, tefakkuh, tezekkür gibi kavramlar düşünceyi öğrenme faaliyetleridir.1 Yani düşünce, ileriye ve geriye doğru yapılan tüm faaliyetleri kapsamaktadır. Bu bağlamlarda düşünme öğrenilebilen bir faaliyettir.

Düşüncenin önemini kavradıktan sonra psikolojide bilinen bir vakıa “neye odaklanırsak onu genişletir ve büyütürüz”. Bu sebeple insan zihni kötülüğe odaklandığı zaman iyilikleri görmezden gelmeye başlar. Kişi olumsuza yani kötülüğe odaklanınca onu genişletir ve büyütür. Bu sebeple diyebiliriz ki Rabbimiz bizleri kötü zandan2 sakındırmaktadır. Çünkü zan3 hem bireysel kimliğin oluşmasında hem toplumsal hafızanın şekillenmesinde belirleyici rol oynar. Bireysel ve toplumsal kimliğin oluşumunu etkilediği için Rabbimiz, Hz. Ayşe özelinden örnek vererek inananların Hüsn-ü zanda bulunmasını tavsiye etmektedir.4

Zan, tek başına nötr bir kavramdır. Zannın iyi veya kötü olması kişisel duygu ve düşüncelere bağlıdır. Böylelikle zan söze, yazıya ve davranışlara yansır. Hucurat 12. Ayette zanın, kötülüğü betimleyen “ism” kavramıyla birlikte geçmesi bizleri düşündürmelidir. Kötülüğü betimleyen kavramlardan biri olan “İsm” müfredatta “kişiye sevaptan geri bırakan/hayırdan alı koyan işlerin adıdır” diye geçmektedir. Zanda bulunmak da bir düşünce türüdür ve aynı ayette zannın çoğundan sakınmamız gerektiği konusunda uyarılmaktayız.

Dinimiz bilerek, isteyerek yaptığımız yani bilinçli tercihlerimizden dolayı bizleri sorumlu tutmaktadır. Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda iyiliği betimleyen birçok kavramla karşılaşırız. Ameli salih, birr, hasene, ihsan, hilim, hayır, maruf, adalet, infak, ihlas, takva, sevgi, merhamet, hidayet, itaat ve istikamet gibi kavramlar, Müslümanların duygu ve düşünce dünyasını eğitmek için vardırlar. Rabbimiz bir müminin duygu, düşünce ve davranışlarını eğittiği için “O, hanginiz daha güzel iş yapacak diye sizi yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için ölümü ve hayatı yaratandır. O, daima üstün olan ve çokça bağışlayandır.” (Mülk 67/2) Dikkat ederseniz ayette “ahsenu amela/ güzel iş/amel” işlemeye teşvik vardır. Bu ayetten yola çıkarak, Rabbimizin muradının iyilikten yana, iyi işler yapmamamızdan yana olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü hem kendimiz hem başkaları için iyilik yapmak bizleri hayra ve amel-i salih yapmaya teşvik eder.

Sizce dünyamızda “iyilikler mi kötülükler mi” daha çok yayılmaktadır?

Unutmayalım! Neye odaklanırsak onu genişletip çoğaltmaktayız. Rabbimiz inananlardan, iyiliğe odaklanmalarını yani iyiliği yaymalarını istemektedir. “İçinizde hayra çağıran; iyi şeylerin yapılmasını isteyen ve kötü şeylerden sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte böyle topluluklar, umduklarına kavuşacak olanlardır.” (Al-i İmran 3/104). “Kötülük kötülükle değil, iyilikle alt edilebilir. İnsanlar arasında iyiliği yaymanın temelinde de iyiliği yapmak/uygulamak/emretmek ve affedicilik vardır5 “Onlar tövbe eden, Allah’a kul olan, işlerini iyi yapan, gezip gerçekleri gören, rükû eden, secde eden, marufu/iyi şeyleri isteyen, münkere/kötü şeylere engel olan ve Allah’ın koyduğu sınırları özenle koruyanlardır. Sen o müminlere müjde ver.” (Tevbe 9/112)

Düşünceden sonra “iyilik öğrenilebilen bir faaliyet midir?” Sorusuna cevaplar arayalım.

İyilik, iyilik yapmak, iyi düşünmek, iyi duygular beslemek için Kur’an-ı Kerim bizlere ne söylüyor?

İyilik yapmanın insan psikolojisine iyi geldiğini tüm psikologlar bilmektedir. Bu uğurda yapılmış birçok bilimsel çalışma vardır. Hatta pozitif psikoloji akımı iyilik kavramı üzerine odaklanmaktadır diyebiliriz. Bu akıma göre “Pozitif kişilik özellikleri yaratıcı olmak, çözüm odaklı olmak, empatik olmak, yardımsever olmak, farklı bakış açılarına açık olmak, paylaşımcı olmak, affedici olmak, kararlı olmak, motive olmak… Seligman’a6 göre tüm bunlar öğrenilebilir. “İyi yaşam nedir?” sorusuna cevap arayan Seligman’ın amacı normal hayatı daha doyurucu ve anlamlı hale getirebilmek.”7 Öğrenilmiş iyimserlik kavramını psikolojiye kazandıran Seligman, Kur’an-ı Kerim’deki iyiliği betimleyen tüm kavramlara vakıf olsaydı; Rabbimizin inananlara nasıl, niçin, ne zaman, hangi iyiliklerde bulunmayı öğrettiğini anlayabilir miydi? İyi, güzel ve doğru olanı yapmak bir tercih meselesidir. Bu sebepten dolayı bir mümine / inanana düşen görev Kur’an-ı Kerim’i içselleştirip hayatında uygulamasıdır.

Sevgi, merhamet, adalet gibi duygular bir Müslümanın olmazsa olmaz duygularındandır. Allah’ın hiç affetmeyeceği şirkin8 yayılmasını isteyenler, insanların en çok duygularını suistimal ederler. Rabbimiz bu konuda da bizleri birçok ayetle uyarmaktadır. Allah ile aldatma bile duyguların sömürülmesiyle gerçekleşmektedir.9 Örneğin şirk koşanlar, bilerek ya da bilmeyerek aidiyet duygularını pekiştirebilmek için sevgi, şefkat merhamet besleyerek şirk yuvalarına bağlanabilmektedirler. “Kimi insanlar, Allah ile aralarına, ona benzer nitelikler yükledikleri kimseleri koyar, onları Allah’ı sever gibi severler. İnanıp güvenenler ise Allah’a çok güçlü bir sevgiyle bağlıdırlar. Bu yanlışı yapanlar, bütün gücün Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın cezasının (işledikleri suçla) bağlantılı olduğunu, o azabı gördüklerinde anlayacaklarına, keşke şimdi anlasalar!” (Bakar 2/165); “Sadece Allah’tan söz edildiğinde ahirete (gereği gibi) inanmayanların yürekleri daralır; ama onunla aralarına koyduklarından söz edilince hemen yüzleri güler.” (Zümer 39/45)

Duygularımıza ve düşüncelerimize sahip çıkmak ve davranışlarımızla Allah’ın rızasını kazanmak istiyorsak, Allah’ın ipi olan Kur’an’a sıkı sıkı sarılmalıyız.10 Yoksa dünyayı da ahireti de kaybedenlerden oluruz. Konuyu toparlayacak olursak güzel ahlak ve iyilik hakkında çok şey söylenebilir, söylenmiştir de. Bu konuda ciltler dolusu kaynak günümüze kadar ulaşmıştır. Fakat bazı sözler vardır ki konunun özeti niteliğindedir. Fazla söze gerek yoktur. Bunlardan birkaçını sizinle paylaşmak istiyorum.

M.Ö. On üçüncü yüz yıl dolayları

“Kendine yapılmasını istemediklerini başkalarına yapma…” (Mahabharata)

M.Ö. On üçüncü yüz yıl dolayları

“Sana kötü olanı komşuna yapma” (Babil Talmudu)

M.Ö. On ikinci yüz yıl dolayları

“İnsan yalnızca kendisi için iyi olmayanı yaptığında başkasına yaptığında iyidir.” (Dadistan-ı Dinik)

M.Ö. Altıncı yüz yıl dolayları

“Sana can yakıcı gelecek şekilde diğerlerinin canını yakma” (Tibetli Dhammapada)

M.Ö. Altıncı yüz yıl dolayları

“Sana yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına yapma” (Konfiçyus)

M.S. Yedinci yüz yıl dolaylarında

Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Son Nebi/Resul’den rivayet edilen hadis de şöyledir:

“Kendiniz için dilediğinizi başkaları için dilemediğiniz sürece hiçbiriniz Mümin değilsinizdir.”

Bu yazının amacı sadece “iyilik hakkında düşündürmektir” dedik. Düşünmeyi ve iyilik yapmayı öğrenebileceğimizi anladık. Anladıysak şayet Hz Muhammed (s.a.v) gibi “Kur’an ahlakıyla ahlaklanmamız” gerektiğini de bilmemiz gerekir.

İnşallah bizler de şu sözleri söyleyebiliriz “Eddebenî Rabbî fe ahsene te’dîbî” “Beni Rabbim terbiye etti de ne güzel terbiye etti” 11

Umarım maksat hâsıl olabilmiştir. Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.

“Erkek olsun, kadın olsun, kim mümin olarak iyi iş yaparsa ona mutlaka güzel bir hayat yaşatırız. Ödüllerini de kesinlikle yaptıklarının en güzeline göre veririz.” (Nahl 16/97)

Mürüvvet ÇALIŞKAN

_______________________________________________________________

1 https://www.cerideiilmiyye.org/vahiy-temelli-dusunme 

2 “Ey inanıp güvenenler, zannın birçoğundan kaçının; çünkü bazı zanlar günahtır. Kimsenin gizli hallerini araştırmayın. Biriniz diğerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Tabii bundan tiksindiniz. Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının. Şüphesiz Allah tövbeleri /dönüşleri kabul eder, ikramı boldur.” (Hucurat 49/12)

3 Müfredatta “z-n-n / Bir belirtiden meydana gelen şeyin ismidir. Bu belirti güçlendikçe ilme götürür. Çok fazla zayıflayınca da vehmin ötesine geçemez” diye tanımlanmaktadır.

4 “O iftirayı duyduğunuzda siz mümin erkekler ve mümin kadınların, sizden olanlar için iyi düşünceler beslemeniz ve “Bu, apaçık bir iftiradır!” demeniz gerekmez miydi?” (Nur 24/12)

5 https://www.cerideiilmiyye.org/iyiligi-yayin-emrini-nasil-anlamaliyiz

6 Martin Seligman, Amerikalı Psikolog ve araştırmacı. 1998’de APA başkanlığı yapmıştır. ‘Öğrenilmiş Çaresizlik’ kavramını oluşturmuş olmanın yanı sıra, birçok pozitif psikoloji kitabının yazarıdır. Kariyerinin önemli bir kısmını öğrenilmiş çaresizlik kavramını anlamaya adadıktan sonra, araştırmalarının yönünü ‘Öğrenilmiş İyimserlik’ kavramına çevirmiştir. Pozitif Psikoloji akımını başlatmış ve bu akımın yayılmasını sağlamıştır. Seligman hayatta verimlilik, başarı ve mutluluk gibi olguları anlamamızı sağlayan kısma ”Pozitif Psikoloji’ demiştir.(https://uskudar.edu.tr/tr/bilim-insani/martin-seligman)

7 https://www.cerideiilmiyye.org/hesap-verebilirligin-pozitif-iyi-olusa-etkisi

8 “Allah, kendisine ortak /şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun altındaki günahları, gerekeni yapan kişi için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa yanlış yola girip kaybolup gitmiş olur.” (Nisa 4/116)

9 “Ey insanlar! Allah’ın vaadi gerçektir; dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. O çok aldatıcı, (insan ve cin şeytanları da) sakın sizi Allah hakkında aldatmasın.” (Fatır 35/5)

10 “Allah’ın ipine /Kur’ân’a hep beraber sıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini aklınızdan çıkarmayın. Bir zamanlar düşmandınız; Allah, kalplerinizi birbirine ısındırdı da onun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarındaydınız, sizi oradan o kurtardı. Allah, ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.(Al-i İmran 3/103)

11 Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 12