RAMAZANDA TEFEKKÜR

Ayetleri tefekkür ettiğimizde göreceğiz ki Rabbimiz, toplumun en hassas üyeleri olan yetim çocukların yetiştirilmesi hakkında bizlere uyarılarda bulunmaktadır. Ayetler arası konu bütünlüğü sağlandığında, özelde yetimler  için geçerli olan uygulamaların genelde tüm çocuklar için geçerli olduğunu göreceğiz.
Ayetlere baktığımızda Rabbimiz, yetim küçük çocukların geleceğe hazırlanmaları için yapılması gerekenlere dikkatlerimizi çekmektedir. Yetim çocuklar ebeveynleri olmasa bile sosyal toplumun birer üyesidirler. Onlara bakım verenler de sosyal bir sorumluluk üstlenirler. Ve yetimleri topluma kazandırmakla yükümlü olurlar. Tıpkı ebeveynleri olan çocukların da topluma kazandırılmaları gerektiği gibi.
Konuyu netleştirmek için önce ayetleri okuyalım. Sonra uzmanlar bu konu hakkında neler söylüyorlar bakalım.
Yetimleri, evlenme çağına girene kadar deneyin. Reşit olduklarını /olgunlaştıklarını anlarsanız mallarını kendilerine verin. Büyüyüp alırlar diye aşırıya kaçarak tez elden mallarını yemeyin. İhtiyacı olmayan onlara tenezzül etmesin. İhtiyacı olan da marufa uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde onlara karşı şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Nisa 4/6)
Ergin hale gelinceye kadar yetimin malına yaklaşmayın, onun için en yararlı bir yolla olursa başka. Ölçüyü ve tartıyı hassas olarak tam yapın. Biz kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemeyiz. En yakınınızın aleyhine de olsa, konuştuğunuzda adaletli olun. Allah’a verdiğiniz sözü tam olarak yerine getirin. Onun size yüklediği görev budur. Belki aklınızdaki bilgiyi kullanırsınız.(En’am 6/152)
İşte benim doğru yolum budur; siz onu takip edin! Başka yolları takip etmeyin, yoksa o yollar sizi benim yolumdan ayırır. Bunlar size yüklediğim görevlerdir. Belki yanlışlardan sakınırsınız.(En’am 6/153)
Nisa Suresi 6. Ayette yetimlerin denenmesine dikkatler çekilmektedir. Buradaki denemeyi nasıl değerlendirmeliyiz? Maddi ve manevi beceri kazandırmak olarak değerlendirdiğimizde; Dr. Jane Nelson, “Pozitif Disiplin” adlı kitabında “çocuklara sosyal sorumluluğu öğretmek son derece önemlidir. Gençler topluma yararlı bireyler olmayı öğrenmedikçe akademik eğitimin ne gibi faydası olabilir ki?” Demektedir. Akademik başarının gelişmesi kadar, evlenilecek çağa gelindiğinde aile kurmak da çocuk için  vereceği hayati bir karardır.
Bir çocuğa verilebilecek en büyük zarar, kendi yapabileceği şeyleri bakım verenlerinin kendilerinin yapmasıdır. Bunun nedeni çocuklar için çok fazla şey yapıldığında çocukları kabiliyetleri olan şeylerden mahrum bırakmaktır. Özellikle çocuklar, kabiliyetli olabilecekleri deneyimlerden  mahrum kaldıklarında, ömür boyu ilgilenilmeye ihtiyaç duyduklarını ve özel bakıma muhtaç oldukları algısını geliştirebilirler. Ve yetişkinlikte yapmaları gereken sorumluluklardan da uzak durma eğilimi gösterebilirler. Diğer önemli nokta ise iyi bir karakter oluşumu için gerekli olan sosyal ve yaşamsal becerilerden de mahrum kalabilirler. Bu da depresyona yatkın olmalarını sağlar.
Sosyal ve bireysel yaşam becerileri geliştiremeyenlerin depresyona girebildikleri bilinen bir gerçektir. Bireysel kuramın temsilcisi Alfred Adler de 14 gün boyunca başkaları için bir şey yaparsanız, bu sürenin sonunda depresyonun geçeceğini; hatta bil fiil yardım edemeyecek olsanız bile 21 gün süreyle aklınızdan başkaları için ne yapardınız diye düşündüğünüzde bile depresyondan kurtulacağınızı söylemektedir.
Ayetler ve verdiğim bilgiler ışığında konuyu toparlarken; çocuklar/ınız için en çok yaptığınız şeylerin envanterini çıkarın. Envanterinize bakıp çocukların yapabileceği halde, kendinizin onların yerine yaptıklarınızı işaretleyin. Sonucu kendi kendinize değerlendirin. Bir çok bakım verenin sadece sabırlı olamadıkları yani tahammül edemedikleri için çocukların yerine, onların yapabilecekleri işleri kendilerinin yaptıklarını göreceklerdir.
Yetişkinler, çocuklara galip gelmek yerine yani onları  beceriksiz, sakar, tembel diye  etiketlemeden önce çocukları kazanmaya çalışmalıdırlar. Bu da sabır işidir. Her çocuk farklıdır. Beceri ve hızları da faklıdır. Unutmayalım her çocuk öğrenir fakat farklı zaman ve hızda olsa da mutlaka en sonunda öğrenir.  Çocuklara galip gelmeye çalışmak onları kızdırıp küstüreceği için bu onları asi yapar ya da tam tersi gözü kapalı bir şekilde itaatkar çocuk yapar.
Refah seviyesi yüksek toplumlar inşa etmek ve çocukları geleceğe hazırlarken, onlar için gerçekten istediğiniz şeyler ne?
Çoğu ebeveyn şunları yazabilir:
-inançlı olmaları
-namazı aksatmamaları
-iyi karakterli olmaları yani sağlıklı benlik algısı geliştirmeleri
-objektif düşünme becerisi kazanmaları
-açık fikirli olmaları
-kendilerine ve başkalarına saygılı olmaları
-merhametli, dürüst ve sabırlı olmaları
-sorun çözme becerisi kazanmaları gibi listeye gerekli gördüğünüz özellikleri ekleyebilirsiniz.
Kısacası çocuklukta ve yetişkinlikte öz saygı ve öz değer kazanmak, kendi işini kendi yapmakla ve topluma faydalı olmakla mümkün olabilmektedir. Kur’an-ı Kerimde geçen salih amelleri bu kapsamda değerlendirebiliriz. Bir topluma aidiyet ve kendini önemli hissetme bütün insanların özellikle de çocukların temel hedefidir. Kur’an-ı Kerim okudukça bu gerçekle de karşılaşırız.
Unutmayalım her birimiz Müslümanların ilki olmakla emrolunduk. Çocuklarımıza hakkı ve sabrı tavsiye etmeden önce kendimiz buna uymalıyız vesselam.

Mürüvvet ÇALIŞKAN