KUMAR VE ŞANS OYUNLARI

On ikinci ay girdiğinden beri ümidini piyangoya bağlayan insanlar, bilet gişelerinin önünde boy göstermeye başladı.

Adı her ne olursa olsun, nasıl sonuçlanacağı önceden belli olmayan bir oyuna bağlı kalarak para veya bir malı alıp vermeye kumar denir.

Başka bir şekilde tarif etmek gerekirse: Para kazanma veya kaybetmeye sebep olan, oyun kâğıtları, zar, Spor-Toto, Piyango, Loto, İddaa ve müşterek bahis gibi her türlü oyunlar kumardır. Oynayana kazanç veya zarar getiren her çeşit şans oyunları da buna dâhildir.

Kumar, Kur’an’daki kolaylık anlamına gelen “yüsr” kökünden gelmektedir. Bunun bir anlamı da, haksız yere başkasının malını, bile bile gasp etmek demektir.

Kur’an-ı Kerim bu durumu şöyle anlatmaktadır.

“Ey iman edenler, içki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şüphesiz şeytan içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister Artık siz vazgeçtiniz değil mi?” (Mâide Suresi,90-91)

Yasak ve günah olması bakımından, içki ile kumar arasında fark olmadığı için Cenab-ı Hak, her ikisini de aynı ayette zikretmiştir.

Şeytanın, içki ve kumar ile insanların arasına nasıl düşmanlık soktuğunu kısaca inceleyelim.

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hadis-i şeriflerinde:  “Şeytan, insana, damarlardaki kan gibi nüfuz eder. Ben, onun kalplerinize bir kötülük atmasından korkarım” buyurmuştur.  Buhârî, İ’tikâf 8, Ebu Dâvud, Sıyâm 79

İnsan kalbi bir kale gibidir. Şeytan da o kaleyi ele geçirmek isteyen bir düşman durumundadır. Kaleyi düşmana karşı korumak için etrafa sağlam nöbetçiler koymak gerekir. Şeytanın kalbe sızma yollarını nöbetçilerin çok iyi bilmesi icap eder. Bunu bilmedikleri takdirde görevlerinde başarılı olamazlar.

Şeytanın insan kalbini meşgul etme yöntemleri vardır. Bunları şöyle özetlemek mümkündür.

Aşırı istek: İnsanoğlunun bir şeye aşırı derecede istek duymasından dolayı, kendini kontrol edemeyecek duruma geldiği zaman, şeytan hücuma geçer ve görevini yapmaya başlar. Şans oyunları ve piyango da bu arzulardan biridir.

İhtiras: İhtiras, insanın ölçme ve değerlendirme kabiliyetini gölgeler. Gözü kör, kulağı da sağır hale getirir. Bu sayede kişi, haramı helal, çirkini de güzel görmeye başlar. Bundan dolayı şans oyunları düşkünü, eski biletlerle uğradığı kayıpları unutur, son bilet ile zararları kapatıp, kâra geçeceğini zanneder. Kişinin hırsını ateşlemek için şeytanın beklediği ortamda zaten budur.

Servet düşkünlüğü: Allah’ı (c.c.) unutup maddeye güvenme gafleti ile fakirlik endişesine düşen insanlar da şeytanın kalbe attığı tuzaklardan biri olan, şans oyunlarına düşmüş olurlar. Kumar ve ona bağlı olan oyunlara düşenler, bunlardan gelen paranın haramlığını tartışmaya başlarlar. Bu durum onların kalbini son derece meşgul eder. Piyangodan alacağı parayı meşru görmeye başladığı andan itibaren, onu haram eden Yüce Mevla’ya karşı kişinin bağlılığı zayıflar veya biter.

İslam dini, mümini ayette zikredilen zararlardan korumak için, kumara dayalı olan bütün şans oyunlarını yasaklamış ve ondan elde edilen parayı da haram olarak vasıflandırmıştır. Kumar ve şans oyunlarında kaybeden kişi, kin, hırs ve intikam duyguları içinde yaşar. Kaybettiklerini geri almak ve daha fazlasını kazanmak için tekrar tekrar oynamak ister. Hâlbuki kazanan da kaybeden de zarardadır. Zira kaybeden hem manen hem de maddeten kaybedecek, kazanan da haram parayı çocuklarına yedirdiği takdirde, manevi yönden onları zehirlemiş olacaktır.

Haram para ile beslenen çocukların sonunun ne olacağını Allah’tan (c.c.) başka kimse bilemez. Sonuçta kazananda kaybedende ziyandadır. İcra edilen fiilden dolayı her iki tarafın da gözünü, hırs ve düşmanlık kaplar. Şeytan, düşmanlık duygularını devamlı olarak körüklemeye çalışır. Kazanan kişiler enerjisini haksız kazanç peşinde harcadığı için tembelliğe alışırlar. Aile hayatında ihmaller, düzensizlikler ve anlaşmazlıklar baş gösterir. Bu yönüyle kumar hem ferdî, hem de toplumsal bir felakete yol açar. Yani kumar ve şans oyunları, hem oynayan kişinin hayatını söndürür, hem de o kişinin mensup olduğu aileyi sefil ve perişan eder.

Allah aşkına internete girip, geçmiş yıllarda piyangodan en büyük ikramiyeyi kazananların hayatına bir göz atın. O haram para hiçbir talihliyi mutlu etmemiştir. Aksine, hepsinin de ailesi dağılmış, hayatları zehir olmuş, ölenler de, sefalet içerisinde ruhunu teslim etmiştir.

Yüce Allah (c.c.) tarafından insanoğluna verilmiş olan akıl, büyük bir nimettir. Kumar oynamak veya şans oyunlarına kafa yormak, bu nimeti zararlı bir şekilde kullanmak yahutta vücuttaki enerjiyi yasak edilen bir alanda harcamak demektir. Bu davranış, düzenli bir hayat yaşayan aile ocağını mülevves hale getirerek, yıkılmasına sebebiyet vermek demektir. Bunun neticesinde sosyal hayat sarsılacak, çalışma hayatı sona erecek, haram kazancın getirdiği sefalet, aileyi teslim alacaktır.

Her çeşit kumar ve şans oyunlarına,  başlangıçta eğlenmek ve vakit geçirmek için başlanır. Kumar ve şans oyunları yüzünden her şeyini satıp, eşini ve ailesini perişanlığa mahkûm edip, sefalet girdabında boğulan insanların hepsi de bu haram yola, karlı bir eğlence düşüncesiyle başlamışlardır. Sonra iştaha gelmiş ve heyecanlandıran bir hırsa kapılmışlardır.

Piyango satıcılarının önünde boy gösterenlerin, kimi cami yapıyor, kimi köprü yapıyor, kimi de fakirleri doyuruyor, bu manzara müslümanlar adına gerçekten acınacak bir durumdur. Çünkü alın teri kazançtan bir liralık hayır yapmak, kumar parasının milyarlarından üstündür. Hatta karşılaştırılması dahi doğru değildir. Çünkü piyangodan kazanılan para ile hayır yapılmaz. Şayet yapılacak olursa, ondan sevap beklenmez. Çünkü haram paranın sarfından sevap beklemek, imana zarar verir.

Mesela: Faizden aldığınız paranın şerrinden kurtulmak için sevap beklememek şartıyla, onu bir fakire verebilirsiniz. Sevap beklediğiniz takdirde, gayr-ı meşru bir parayı, meşru saydığınız için ayrı bir günah işlemiş olursunuz.

Haramlardan sakınmamak, ibadetleri terk etmek dinin yasak etmiş olduğu içki, kumar, şans oyunları, zina ve faiz gibi haramları hafife almak, dini emirlerin yaşanmasını engellediği için, uhrevi sorumluluğa sebep olan musibetlerdir. Allah (c.c.) bizi bu felaketlerden korusun.

 

Emekli Müftü Ali Kara’nın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 29.12.2017 tarihinde yayımlanmıştır.