Hayatı Zevkle Yaşamak İçin!

SAİD Havva “Bir ailede nezaket ve görgü kökleşmişse, yaşamak bir zevk haline gelecektir.” demiştir. Ahlaki erdemlerden uzak, nezâket kurallarını bilmeyen, kötü sözü ağzından eksik etmeyen, herkese bağıran, Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan görgüsüz, nezaketsiz insanların kurduğu evlilikler ne kadar uzun sürebilir ki?

Kendilerine saygıları olmayan, kendileri için fedakârlık yapmayan, kendine değer vermeyen başkalarına ne kadar saygı duyar, ne kadar fedakârlık yapar; ne kadar değer verir ki?

Allah Resulü  “Kadınlar, erkeklerin şakikleridir” (Ebu Davud, Taharet; 96) demiştir.

Şakik, ortasında iki parçaya ayırılan bir bütünün parçasıysa, erkek de kadın eksiktir. Ancak erkekle kadının bir araya gelmesiyle bütünleşip tam olur. İnsan ne kadar diğer yarısına iyi bakarsa, hoş tutarsa, sevip sayarsa, saygı duyarsa yaşamaktan zevk alır.

Bu yolda bilgi çok önemlidir. İnsan, ne kadar biliyorsa o kadar hürdür. Ne kadar hürse, o kadar mutludur.

Peygamber efendimiz “Bir kavmin başı, efendisi onlara hizmet edendir”(Buhari, Acluni) der. İlahi emir ile  Allah (c.c.) evliliklere baş tayin ettiği erkekler, ne kadar hizmet ediyorsa, görevlerini ne kadar iyi yapabiliyorsa evlerinin efendisi olmayı hak ederler.

“Cennet anaların ayakları altındadır” (Nisa 4/34) meşhur hadisiyle, Rabb-ul Aleminin lütfuna mazhar olan hanımlar da, cennet gibi bir nimetin ayaklarının altına serilmesine layık olacak hal ve hareketlerde bulunmalı, ırzını ve namusunu koruyarak, eşini ruhen ve moral olarak desteklemelidir.

Her iki taraf da saygıda kusur etmemelidir. Yaptıkları yanlışlara İslâm’dan “kulp” aramamalıdır. Peygamber Efendimizin, kişiye has söylediği sözleri birbirlerine söyleyip birbirlerini incitmemelidirler.

Bilginin insanı özgürleştirmesi, insanı her yaptığı hataya ya da eksikliğe, Kitap’tan bir yer göstermesi demek değildir şüphesiz.

Eşler yapılan her iyiliği görmeli, minnet ve teşekkür etmelidirler.

Yuvalarda huzur için, her iki taraf da gönüllü katkıda bulunmalıdırlar.

Hayırda birbirleri ile yarışmalıdırlar.

Çiçekler beraber sulanmalıdır. Sulanmalıdır ki; yuvalar cennet bahçesinden bir bahçeye dönüşsün. Gönüller huzur bulsun ki evlatlar güzel yetişsin…

Çocuk yetiştirmek için özel bir gayrete gerek olmadığı bilinmelidir. Bilinmelidir ki; mutlu evlatlar sevgi, saygı, güven ve fedakârlıklarla huzurlu toplum oluşumuna katkı sağlasın…

Kimsenin kimseye güvenmediği ortamın sonucunda dokunsan patlayacak kadar gergin olan bu toplumdaki katliamlar son bulsun.

Daha güvenilir, huzurlu ve yaşanılır bir dünya ümidi ile…

Asiye Türkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 3.4.2017 tarihinde yayımlanmıştır.