ZITLIKLAR

Her şey zıddıyla kaimdir demişler; Karanlık aydınlıkla; aydınlık karanlıkla; gece gündüzle; gündüz geceyle; doğum ölümle; ölüm doğumla; kaimdir.

Varoluşun gayesi yok oluşta gizlidir. Kişi karanlığı görecek ki aydınlığı fark edebilsin.

Asıl aydınlık, asıl ışık, insanın içine yaratılışta kendine verilmiştir.

Her insan İslam fıtratı üzere doğar. Her insan da doğuştan getirilen bir öz, bir maya mutlaka vardır.

Ama bunun yanında zıddı olan kötülük etmek hased etmek gibi kötü yönlerde vardır. Önemli olan kişinin özünde olan temiz ve güzel yönü arayıp bulma isteğidir, arzusudur.

Bütün maharet kişinin özünde olanı bulma yolunda doğru soruları kendine doğru şekilde sormayı bilebilmesinde, yine doğru cevapları da doğru yerlerde arayabilmesindedir.

Öncelikle doğru sorular; ben kimim, ben bu dünya ya neden geldim, beni bu dünya ya kim gönderdi, beni bu dünyaya gönderenin göndermede ki amacı neydi…

Bu ve buna benzer soruları çoğaltmak mümkündür

Bu ve bunun gibi benliğimizle, kimliğimizle, kendiliğimizle ilgili soruların cevabını doğru şekilde verebiliyorsak o zaman yaratılış gerçeğimizin, yaratılış gayemizin farkına varabiliriz.

Her halükarda kişi bu soruların cevaplarını ararken önce benliğinden sıyrılıp kendini karşısına alıp onu şöyle bir hesaba çekebilmelidir. Yalansız hilesiz kaçamaksız her soruya doğru cevabı verip vermediğini fark edebilmelidir.

İçimizdeki ayna hep bizim isteklerimizi, arzularımızı, heveslerimizi, benliğimizdeki nefsanî yönümüzü gösterir.

Oysa dışımızda ki aynaya bakabiliyorsak işte o zaman gerçek beni görebiliriz.

Dışımızdaki ayna bize neremiz bozuk, neremiz de bir yanlış var, hangi hataları yaptık da başımıza bunlar geldi, bu olayda benim suçum nedir, neden ben hep karşımdakinden bir şeyler bekliyorum, ya da hatalarımın faturasını kime kesiyorum, gibi soruları karşımıza getirir. Gerçeği yansıtan aynadan bu soruların cevaplarını bulduğumuz anda gerçek kendimizi de görürüz.

Güneş her sabah doğudan doğar ama batıdan da batar. Eğer gece olmasa gündüzün kıymeti. Karanlık olmasa aydınlığın değeri nasıl anlaşılır. Güneş karanlığın biteceğinin müjdecisidir.

Ama kişi yönünü batıya çevirip de güneşin doğmasını battığı yerde beklerse ömrü beklentiler içinde geçer.

Gerçekte bilinmesi gereken her gecenin bir sabahının mutlaka olduğu olgusudur. Sabahı isteyen yönünü doğru yöne güneşin doğduğu yöne çevirmelidir. Kendini düzeltmek isteyen kişinin önce kendini doğru aynada seyretmesi gibi…

Felâk suresinde Rabbimiz demiyor mu? De ki Felak’ın Rabbine sığınırım.

Peki, Felâk nedir? Kişi bunu bilirse kimden, neden, nasıl sığınacağını da bilir.

Felâk; Yarıp çıkaran demektir. Kişinin sığınması, medet beklemesi, yardım dilemesi gereken aciz kullar değil Felak’ın Rabbidir.

Karanlıklardan aydınlığa çıkaran Rabbidir.

Geceden gündüzü, gündüzden geceyi, ölüden diriyi, diriden ölüyü, topraktan nebatı, ağaçtan meyveyi çıkarandır.

Tıpkı bunun gibi insanın özünde olan İslam’ı kişiden yarıp çıkarmaya da kadir olanda yalnızca Rabbimizdir.

Yeter ki kişi neyi aradığını bilsin, nerde arayacağını bilsin, kimde arayacağının bilsin.

Kişi güneşi arıyorsa, ışığı arıyorsa, nerde arayacağını bilip yönünün onun doğacağı yöne yani doğru İslam bilgisine çevirmelidir.

Kimde arayacağını biliyorsa fanilere bel bağlayıp boşa kürek çekmez.

Baki olanın, ilmi dileyene verenin Rabbi olduğunu bilir. Âlim olan her şeyi bilen, bilici olan Rabbinden isterse mutlaka Rabbi, istediğini verecektir.

Yeter ki sebeplere sahip çıksın, eline geçen fırsatları, Allah’ın ona açtığı kapıları sırf nefsinin sözlerine kanıp kendi kendinin yüzüne kapatmasın.

Bilgiyi veren kulların birer sokak lambası gibi olduğunu kişinin onun yanından geçerken onu aydınlatabileceğini;

Ama gerçek güneşin ise hiçbir zaman kaybolmayacağını bilebilsin.

Bir lambaya takılıp sadece attığı adımı gören kişi bir adım sonrasında nereye basacağını bilemez. Ama kendini güneşle aydınlatanın önü daima aydınlık olur.

Kişi İslam’ın nurlu aydınlığında daima Allah’la yol bulma Allah’ın doğrularını bulma gayreti, çabası, azmi içerisinde ise gittiği yolda daima doğru ve aydınlık olacaktır.

 

Ahsen Başaran’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 28.11.2017 tarihinde yayımlanmıştır.